Zatel Hareke de ne diyeceksiniz. Kendinden hareketli demektir. İlk otomobil Osmanlı gümrüğünden yurda girerken gümrük idaresi tarafından verilen ismi budur otomobilin. Daha önce hiç benzeri olmayan bu ithal malı bir şeye benzeterek kayıtlara geçmekte zorlanan gümrükçüler ona bu adı vermişler. İşte tam da o yıllarda Recaizade Mahmut Ekrem bey Araba Sevdası adlı eserini yazmış ve bu eser önce resimli olarak Serveti Fünun dergisinde tefrika edilmiş, bilahare de kitap halinde yayınlanmış.
Meseleye toplum bilimi açısından, ruh bilimi açısından, edebiyat açısından, yönetim ve ahlak açısından, tüketici davranışı açısından, siyaset açısından, evrensel sömürgecilik açısından bakılmalıdır. Yani yerli ve milli otomobil meselesi ülkemizde, milletimiz için devasa bir mevzudur.
Osmanlının son döneminde, Tanzimat döneminde yazılan edebi eserlerin neden dünya kılasikleri arasına giremeyişinin izahı burada yatar. 300 yıllık ezilmişliğin verdiği ruh halinin izahı da burada bulunur. Neden her şeyin en büyüğünü, ve ilk defasını biz yapmak iddiasındayız konusunu da açıklayabilir bu mesele.
Millet olarak, devlet olarak tüm dünyanın, sömürgeci gücün altında ezilmişlik var. İtilip-kakılmışlık ve onun verdiği hiçlik, başarısızlık, beceremezlik inancımız var. Bu duyguyu bastırmak için çabalarımız. İçerde de batıcı olmak isteyen kitlenin, batıcı olmak istemeyen kitleye baskıları da var. Bir Türk ve Türkiyeli insanın iki ayrı karakter yapısı da birbiriyle mücadele halinde. Tüm dünyanın baskısı ve sömürmesinden başka bir de içerde batıcıların baskıları altında yaşamış kesimden ise insan, o zaman çift kavrulmuş aşağılık duygusu ile yaşamak zorunda kalıyor ve buna uygun da bir ruh hali, kişilik geliştiriyor.
Kaderin hükmüyle günün birinde iktidarı eline geçirdiğinde bu çift kavrulmuş ezik, her şeyi ilk kendisi yapmak iddiasında olmakla bile yetinmiyor, her şeyin de en büyüğünü yapmak iddiasını da ifade etmekten zevk alıyor. Ezikliğini ancak bu şartla bastırabildiğini sanıyor. Ama sanıyor. Çünki yapılan ne ilktir ne de en büyüktür.
Osmanlının son dönemimde batıdan alınan çerçevelerde de eserler verildi. Hikeaye ve şiir bizim medeniyetimizin eserleridir. Ama roman, deneme bizim medeniyetimizin çerçevesi değildir. Sonatlar, aryalar, konçertolar, akrostişler ve daha onlarca yazım çerçevesi (Batılılar buna format diyor) alındı ve eserler verildi. Ama dünya kılasikleri arasına giren bir roman ya da hikeaye yok. Sebebi şu: Esreler evrensel, insani zaafları ele almadı. Yerel ve milli olan Batılı olmak veya olmamak açısından ele alındı. Konular buna göre seçildi ve işlendi. Dolayısıyla her eser yerel ve milli bir meseledir ama insani ve evrensel değildir.
Bir otomobil yapmak Türkiye'nin her zaman hedefi olmuştur. Bir markamız, alamet-i farikamız, Türk yapımı olsun istenmiştir hep. Bazan çarıklı mucitlerimiz, yerel idarecilerimiz, Bazan da genel idarecilerimiz, hatta ordu marifetiyle bir Zatel -hareke yapmaya teşebbüs etmiştir. Defalarca ürün önnumuneleri kamuoyuna tanıtılmıştır. Sonra tam seri üretime geçilecekken fabrikada yangın çıkmış, ya da çarıklı mucitler, maddi olanaksızlıktan bu sevdalarından vaz geçmişlerdir. En acıklısı Devrim otomobili denemesidir. Eskişehir, Sivas ve Ankara TCDD atölyelerinde muhteşem bir milli heyecanla yapılmış dört araç deneme sürüşünde benzin yetmediğinden durunca olay kapanmış ve o dört araçtan sadece birisi korunabilmiş ve günümüze ulaşmıştır.
Jet Fadıl adıyla bilinen bir adem de imaj adını verdiği bir otomobili 'Ha bugün ha yarın' üretime geçecek diye basını aylarca meşgul etti.
Daha önce de Anadol markamız başka lisansların üretimiydi. 'Kaportasını inekler yiyor' diye rakip oto kıralları haber yaptırdılar.
Yeni yerli ve milli otomobile genel olarak herkesin inandığı izleniyor. Hatta inanmayanlar yine hainlikle suçlanıyor. Milleti birleştiren bir tarafı var. Kanal İstanbul ayrıştırıcı, otomobil birleştirici role sahip. Bakalım her seçimde üretilen bir mağduriyete sığınan siyasetçilerimiz bu defa ayrıştıranı mı, yoksa birleştireni mi seçim malzemesi yapacak. Bekleyip görelim.
Bu arada devrim arabasına karşı çıkanlar CHP'liler değil, Demokratlardı. Devrim başarılı olursa, Demokrat Partililere yapılanlar aklanacaktı..