GENEL Yayın Koordinatörümüz Ahmet Çelik ‘Adana’ya gidiyoruz’ davetine yapınca ikilemedim bile... Ankara ve İstanbul’un soğuk, sisli, yağmurlu havasından soyutlanmak ikimize de çok güzel gelecekti. Üstelik Başkent Ankaramızın yoğun siyasi trafiğinden kurtulup iki günlük Adana turunu benim açımdan ‘kadayıf üstüne kaymak’ gibi görmek abartı olmaz. 12 yıldır yolum düşmemişti Adana’ya... Çukurova özlenmez mi? Adanalı’nın o yumuşacık insancıl yaklaşımı ve Çukurovamızın son dönem zenginliğini görüp hissedebilmek büyük bir fırsat...
Sözlü sözünü tuttu
Kalabalık bir basın turu eşliğinde Adana Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nün inanılmaz başarılı çalışmalarına tanık olduk ilk gün. Haberlerimizde uzun uzun anlatacağız. Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün 5 yıl önce söz verip Torosların tepesinden Adana’nın Yumurtalık ilçesine kadar 3 bin 100 kilometrelik içme suyu ile 770 kilometrelik kanalizasyon hattı oluşturmasının hikayesini de anlatacağız... Gazeteci gözüyle bile Çukurova bereketini anlatmak zor olsa gerek. Türkiye genelinde havalar tekrar soğumaya, yağışların yeniden oluşmaya başladığı şu günde Adanalı; Seyhan nehrinin eteklerinde, Seyhan barajının çevresinde, Karataş’ın üstünde mangal yapıp pikniğe başlamış bile... Değil paltoları, ceketleri de atarak gömlekle yaptığımız tur sırasında etrafın yeşerdiğini, sürülen toprakların başak verdiğini gördükçe içimiz kıpır kıpır oldu. Hele de Toros eteklerindeki büyük ve küçükbaş hayvanların sağlıklı bir şekilde otlaması, yol boyunca tanık olduğumuz portakal, limon bahçeleri, yörenin zenginliğini bir kez daha kanıtladı.
Yollar artık taştan değil
Adana’nın yolları artık taştan değil... Adana kaymak gibi asfaltla bezenmiş. Ama ASKİ’nin olağanüstü büyük çabaları ile yer altında sanki Venedik kanalları oluşmuş. Adanalı suyunu çeşmeden içiyor. Adanalı toprağını istediği ölçüde suluyor. Daha düne kadar katır üstünde su taşıyan Toros yaylalarının insanlarının çeşmelerinden pınar gibi su akıyor. ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Yüksel Durna’yı önceki gece Adana Metro TV’de izlemiştim. Çalışmalarını öğrenmek için ders çalışmama gerek kalmadı. 1.5 saat süren nefis röportajı sırasında yapılanları daha önce görme fırsatını elde ettim. Ancak dünkü geziyle anlatılanları birleştirince, ortaya çıkan başarı öyküsünü takdir etmek durumunda kaldım. Su olmadan olmuyor. Su, elektrik için de bir gerek... Ama elektrik olmasa da olabilir. Susuz bu insanlar, hayvanlar ve de yeşilin her tonuna bürünmüş, bu yeşili doğuran toprak ne yapardı?.. Seyhan nehri ve bu nehrin kollarından yararlanılarak oluşan muazzam su yolları Çatalan barajından gelen içme suyu cennet gibi hayata daha büyük katkı sağlamış.
Durna’dan Erdoğan örneği
Büyük yerleşim merkezlerinde su, iktidar götürür, iktidar yolu açar. Parti kapattırır, yeni partinin kurulmasına neden olur. Sayın Yüksel Durna’nın verdiği örnek yerinde. 1994 yılında İstanbul’daki büyük su krizi, bir dönemin kapanmasına, Recep Tayyip Erdoğan döneminin açılmasına neden oldu. Ve İstanbul’daki su krizini iyi yöneten dönemin belediye başkanı Sayın Erdoğan bu başarısının puanıyla parti kurdu, iktidar oldu, 17’nci yılına girdi. Mizah programlarına kadar konu olan İSKİ skandalı ve Istranca dağlarından su getirip İstanbullu’yu bu dertten kurtarması, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hanesine yazan çok büyük bir artı olmadı mı? Yeni öğreniyoruz ki rahmetli Cumhurbaşkanımız, ‘Barajlar Kralı’ Süleyman Demirel’in ilk su projesi de Seyhan barajıymış... Buradaki başarısıyla Demirel ilk baraj projesini oluştururken, ilk mal varlığı olan tapulu evine de Adana’da kavuşmuş. Su berekettir... Su hayattır... Su geleceğin güvencesidir... Yeryüzünün ve vücudumuzun nasıl ki 4’te 3’ü su ile ilgili ise şu anki yaşamımızda da teknolojiden, petrolden ve hatta her şeyden çok daha büyük önem arz etmektedir. Bunca zenginlik ve özelliğine rağmen doğurtkan Adana’nın bereketi bir yana, cehennemi andıran yaz sıcaklarını da unutmamak gerekir. Boşuna sıcaktan bunalan Adanalı, cebinden çıkarttığı tabanca ile güneşe kurşun yağdırmamış!.. Su olmasaydı, hali harap olurdu. Adanalı’nın da Çukurova’nın da... Hala yöresel özelliklerini yitirmemiş, şivesiyle, sıcakkanlılığıyla Çukurova gerçekten görülmesi gereken cennet bir coğrafyamız. Burada doğmasak da hissetiklerimizle Adanalıyık, Allah’ın da adamıyık!.. Bugünkü yazımız yeterli kalmayacak. Devamını da paylaşmak üzere iyi hafta sonları diliyorum.