FENERBAHÇE'nin frene basmaktan balataları sıyırdığı sezonda, çime gelen derbinin hesabı, Galatasaray için daha kabarıktı...
Hem 20 senedir yolamadığın bir çimi yolmaya geleceksin, hem de şampiyonluk için 3 puan diyeceksin...
Tüm bu zorluklar için aslında Galaasaray'ın bir gün önceden müthiş bir motivasyonu da vardı...
Ama top yuvarlak derler ya, işte o top Kadıköy çiminde nedense Cim Bom için 20 yıldır hep "sivri"ydi; yine sivri kaldı...
*
Şölen, tribünlerdeydi... Ama sahadekiler, birbirlerini o kadar izlemiş o kadar ezberlemişler ki, sahanın içinde adeta "akraba düğünü" vardı...
Bu düğünde, ligin puan zengini kızı Galatasaray da fakir oğlan Fenerbahçe de biliyorlardı... Kim nerede gerdan kıracak, kim nerede göbek atacak...
İlk yarıda bir ara, Hasan Ali'yi çağırıp "SARI GELİN" türküsüyle oryantal yapmaya kalkan hakemi, VAR babası "ALLI TURNAM"ı çaldırıp yerine oturtmasa, bu düğün daha çok konuşulurdu...
İkinci yarıda oğlan tarafı, 10 parmağından birini kaybetmesine rağmen, daha fazla şaklattı parmaklarını... Galatasaray ise nazlı gelin olmaktan vazgeçmedi bir türlü...
Oğlan tarafını fazla zedelemeyen, ama kız tarafının hayallerine turp suyu sıkan bu akraba düğününde, en önemlisi de taraflar skor tabelasına takı takmayı unutmuştu.. Ne olduysa bir anda oldu... Skrtel'in sakatlanıp tedavi gördüğü sırada, 9 kişilik Fener'e gelen Galatasaray, tabelaya yansıyan ama vicdanlara sığmayan bir golle öne geçti...
Bu eksik rakibe atılan gol, nedense Galatasaray'da bir eksiklenme hissi doğurmadı.... Ama futbolun ilahları, yok mu sanıyordunuz... Vardı elbette... 70'te Eljif düğünün takısını, tavana "beşi bir yerde gibi" astı... Hem de 9 değil, tam 11 kişilik Cim-Bom kalesine...
20 yıllık rekor yeni yaşından gün alırken, Galatasaray'ı asıl üzen, ligde yakaladığı büyük şampiyonluk fırsatını büyük ihtimalle, bir akraba düğününde cebinden düşürmesi oldu...