SEZON başından bu yana korkulu rüyada yaşayan Fenerbahçe, korkulu rüya görmemek için çırpınan Kasımpaşa karşısında “daha uyanık olan” taraftı...
İki takım da sahada, “gümbür gümbür” yerine, “paldır küldür” bir futbol köstümü dikti... “Dikti” demek haksızlık olmasın... Terzilikleri bu kadardı diyelim...
Fenerbahçe’nin dün akşamki sorunu yine “teknik adam sarhoşluğu”ydu.... Bir hafta önce Valbuena’yı kilere kilitleyen Ersun Yanal, bu kez mutfağın tam ortasına taşıdı... Adeta bir “katı meyva sıkacağı” gibiydi Valbuena... Kabına sığmadı, yerinde durmadı, her atakta top onun ayağına taşındı... 1 gol 1 asistle maçın adamıydı...
Taraftar da, biz de hatta futbolcular da bu Yanal’ı anlayamıyoruz... Yahu arkadaş!.. Bu Valbuena, sahaya sürülemeyecek kadar “hiçbir şey” mi, yoksa serbest oynatılacak kadar “çok şey” mi!.. Ya da sen bu işi hiç mi bilmiyorsun!.. Bir karar versen de hepimiz öğrensek...
Soldado ise, takımı adına 1 gol atıp 1 golü de çalan “keçiboynuzu”ydu.. Kaleci Harun’un topu ayağının altından kaçırıp Kasımpaşa golüne dönüştürmesini es geçtiğimi sanmayın... Utanmasın diye sözünü etmedim o kadar...
Kasımpaşa ise, skor üretecek taktik anlayıştan habersiz oynadı... Savunmada 11 tonluk bir kütük, hücumda ise bulanık suda balık avlamaya çalışan bir “karambol bilardocusu” gibiydiler...
Oyunun genelinde tibünler 2 “adam” izledi... Trezeguet Kasımpaşa adına, Valbuena da Fenerbahçe adına “ramazan davulcusu” gibiydiler... Top onlardaysa çime futbol ritmleri düştü; onlar yoksa, top iftar topuna dönüştü...
Haa... Unutmadan... 90 dakikada 4 kere VAR’a giden, hepsinde sahadaki hakem üçlüsünün kararlarının tersi olan Özkahya, Veysel’in kırmızı kartını da es geçiyorsa, bu hakemlerin düdüklerini de bayraklarını da bırakmaları gerekmiyor mu sizce... “VAR tashihli” hakemliği benim anneannem de yapar... Hem de oturduğu yerden...
Skor mu?.. “2 forma ile 2 arma” arasında o kadar fark da olsun artık...