MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik olarak "Her aklına geldiğini yapma" dedi. 
 
Sayın Bahçeli çok haklı. Ben de yıllarca ne çektiysem bundan çektim. Aklıma geleni uygulayarak sıkıntıya düştüm.
Ünlü psikiyatrist Profesör Doktor Ünsal Söylemezoğlu 40 küsür yıllık arkadaşlığımızda sürekli eleştirdi; "Acele etme" diyerek uyardı.
 
Çoğu zaman dinlemedim. Bu aceleciliğin getirdiği sıkıntılardan sonra hak verdim.
Bu yaşlarda uyarısını daha iyi anlıyorum.
Bu nedenle bu tip tavsiyelere hepimizin ihtiyacı var. 
Değerli arkadaşım ünlü polis şefi Orhan Türkmenoğlu ise sıkıntılı durumlarda Kayserili gibi davrandığını söylerdi. 
Kayserili kulağının üstüne yatıp 10 dakika düşünürmüş. Ne güzel bir örnek. Yani öfkelere kapılmadan, akılla duyguları karıştırmadan sonuca gidebilmek.Elbette vicdanı da karıştırmamak gerekiyor.
Dün sabah erken saatlerde gazeteci ağabeyimiz Ergüder Tırnova aradı. 
Bu ülkede aslında çok güzel şeyler olduğunu ama değerini bilmediğimizi söyledi. Uzunca konuştuk ve aramızdaki ilişkide sevgi ve saygının eksik kaldığını anladık.
 
Sürekli dalaşarak, karşılıklı göndermeler yaparak, diyalog değil, monolog içinde tartışarak, çamur atarak, aşağılayarak, değersizleştirerek ve hatta iftira boyutuna giderek ilişki kurulamayacağını öğrenemedik. 
Böylesine diyaloglar sonucunda bir araya gelip de ortaklık yapan neler gördüm neler. Örnek mi; Erbakan - Ecevit ilişkisi... Kenan Evren - Süleyman Demirel yakınlaşması... Erdal İnönü - eski HDP'liler koalisyonu... Bahçeli - Ecevit dostluğu... 
Bu örneklerden yola çıkarsak kulağımızın üstüne 10 dakika yatmalıyız. Acele etmemeliyiz. Acele etmek ve vicdan insanın kendi işine verdiği en büyük zarardır. Anlık dokunuşlar, anlık öfkenin getirdiği kazanımlar gelecek günlerde insanı cevap bulamaz hale getirebilir. İnsan insana ilişkide bir şey varsa o insan insana ilişkidir. Ben senden gelişeceğim, sen de benden gelişeceksin. Ruhsal ve mental olarak. Yoksa ilişki ilişki değildir. 
 
Artık toplum kavgadan, sürtüşmekten ve umutsuzluklardan bıktı. Bakın Paris yanıyor. Avrupa açlıkla karşı karşıya. Afrika'ya, Uzakdoğu'ya gitmeye gerek yok. Ekonomik kriz ve kabullenememe duygusu toplumu anarşiye götürebiliyor. 
Gazetelerin üçüncü sayfa vahşet haberleri, cinnet getiren insanlar, televizyonların açık oturumlarındaki ilkel insan ilişkileri ve sonuçsuz yaranma yaklaşımları bizi hiçbir yere götüremiyor.
 
Sevgi ve saygı dolu ilişkilerle oluşacak ilişkiler ve bunlara örnek olacak olan liderler bizi geliştirecek lokomotiflerdir.
Bakın dün Dünya Toprak Günü'ydü. Kim farkında? Ünlü ozan Aşık Veysel, "Benim sadık yarım kara topraktır" derken, toprağımızın zenginliğini, doğurganlığını ve üretkenliğini belirtiyor. 
 
Toprak anadır. Doğurur. Üretir. Ve sonra da ömrümüzü nihayete erdirdiğimizde toprakla kucaklaşırız. 
Anaya olan saygının toprağa olacak saygıdan farkı olmaması gerek. Topraklar ölüyor. Topraklara can veren göller, nehirler kuruyor. Atmosfer değişiyor. Ve 3 kuruşluk soğan, patates, domatese muhtaç durumda kalıyoruz.
Bu diyaloglar böyle giderse dost, arkadaş, ilişki muhtaçlığına ihtiyaç duyacağız. Bizim bizden başka kimimiz var ki?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres "İnsan ırkı bir kuştur. Bir kanadını kadınlar, bir kanadını da erkekler oluşturur. Bu kanatlardan biri gelişemezse bu kuş yol alamaz ve kendi etrafında döner, bir yere varamaz" der. Bu örnek de çok çarpıcı. Bir kanadımız yaşam ve yaşamla mücadele, diğer kanadımız önder ve liderlerimiz. Birlikte uçacağız. Yoksa kendi etrafımızda döner dururuz. Kanat çırpıp yol alamayız. 
 
Neden böylesi örnekler verdim? Yaklaşan belediye başkanlığı seçimleri ister istemez bizi rekabet duygularımız ve yarışmacı halimizle farklı yönlere çekebilir. Sakın ha... 
Sayın Bahçeli, Ülkücü ve komando ismi verilen partinin gençlik ekibinin Erciyes toplantılarını iptal etti. Sokaklardan salonlara çekti. Öylesine büyük bir katkı sağladı ki bu düşünce; bir anda sokak kavgaları, tartışmalar sona erdi. 
Şimdi böylesine bir olumlu ve sıcak ortama liderler bazında ihtiyaç var. Kötü ilişki lastik gibidir. Taraflar lastiğin iki ucundan çektikçe uzar. Biraz daha çekince kopar. Bir parçası birinin, diğer parçası da öbürünün canını yakar. 
Gerçekten sayın Bahçeli doğru söylüyor. Aklımıza geleni dilimize götürmeyelim, kulağımızın üstüne bir süre yatalım, acele etmeden sağduyumuzla yöneticilerimizi seçelim. 
Önümüzdeki miting ve meydan söylemleri şarkılarla, türkülerle, şölenlerle geçmeli. Bakın Paris yanıyor. Biz birbirimizi yakmayalım.