BİR hukukçu kardeşimiz var. Tasavvufla iç içe. Sanatla, edebiyatla da öyle. Düşünceyle, tefekkürle de hemhal. Böyle olunca ben o kişiyi elbette çok tutarım. Onun sayfasında paylaştığı bir yılbaşı metnini aktararak konuya girmek istedim. Şöyle diyor Saliha Malhun: ‘Müslümanların zaman telakki ve disiplini ile hiç bir alakası olmayan ve bal gibi Haçlı Dünyasının kutsalı olan milâdi yılbaşını, efendim sanki mücerred zaman mevhumu imiş de hiç bir dine aidiyeti olmayan bir gün ve mânâ hususiyeti vererek kutlamaya kalkmak tek kelime ile cehalet ve gaflettir. Hele okullardaki o minicik çocukları Noel Babalar ile halleştirmek büyük bir cinnet, ihanet ve alçaklıktır! Dinine, diline, târihine sahip nesiller böyle mi yetişecek? El insaf!.
Diline, dinine sahip nesiller
Saliha çok haklı olarak Dinine, diline, tarihine sahip’ nesiller istiyor. Ama tarih ne ayarda, dil ne durumda, din genelgeçerliği bırakıldı mı diye düşünmek gerek. Dil dört kere alfabe değiştirmiş, şekillerden, çizgilerden ve noktalardan oluşan 18, 30, 29 işaretli alfabeler kullanılmış Her alfabe değişiminde sesler kaybedilmiş, kelimeler terk edilmiş, çağrışımlar katledilmiş ve tefekkür havuzu daraldıkça daralmış. Hemen her dönemde hayatın akışı doğrultusunda güçlü milletlerin dillerinden kelime alınmış, zayıf milletlerin dillerine kelime verilmiş. Asıl dilde kalınması zaten mümkün değil. 18.yüzyıldan bu yana ise Batılı müstemlekecilerin dillerinden kelimeler alınarak aydın olunmuş. Dilin durumu bu. Şimdilerde Türkçesi neydi bunun diye düşünerek buluyoruz kelimeyi ve söylendiğinde de anlamakta zorlanıyor insanlarımız. Ama Batılı dilden alınan kelimeyi söyledik mi herkes anlıyor. İşte dilin durumu bu. Bu dile nasıl sahip çıkan bir nesil yetiştirebilinir.?
Orhun kitabeleri ve Türklük
Tarih dediğimiz şey milli şuurun gelecek nesillere aktarılmasının en etkili aracıdır. Ama bilinmeli ki, her tarih siyasi coğrafyası içinde geçerlidir. İlmi genelgeçerlik taşımaz. Böyle olunca tarihin bir ilim olduğunu söylemek de mümkün görünmez. 1980 yılına kadar Türklük hakkında bir bilgi yoktu. Kanadalı bir oryantalci Orhun kitabelerini okuyarak düşünce alemine hediye etti. Türkiye’den de Mehmet Eröz o makaleyi tercüme etti. O güne kadar Orhun kitabeleri mevcut değildi. Şimdilerde Göbeklitepe kazıları bambaşka bir insanlık tarihi seriyor önümüze. İnsanlık tarihini ters yüz edecek değerde bulgular olduğu söyleniyor. Türklerin anavatanı Orta Asya değil, Mezopotamya ve Anadolu imiş meğerse. Tarih böylesine belirsiz, her an başka bulgularla tesis edilen tarihi yerle bir etmeye aday bir alan. Genç nesli hangi tarihi anlatarak yetiştirmek gerek? Osmanlı’nın hiç hata yapmadığını anlatarak mı?. 2. Abdülhamid’i eleştirmenin Müslümanlıkla bağdaşamayacağını iddia ederek mi? Mustafa Kemal’i Osmanlı’dan kopartarak uzaydan gelmiş biri sayarak mı? Tarih nedir ki ona sahip çıkan nesiller yetiştirelim
Dinden kastımız İslam’dır
Dinine sahip çıkan bir nesil yetiştirmeye çalışmak nasıl bir kutsaldır? Hangi din. Ortadoğu’da görülen her renkten şiddet yanlılarının dini mi, emperyal Batının dini mi, Allah’ın peygamberlerini öldürmekte sınır tanımamış İsrailoğullarının dini mi, son tebliğin muallimi tarafından ilan edilen din mi? Nesiller dinine sahip çıktığında özlenen nesil yetişmiş olur denemez. Biz Müslümanız dinden kastımız da İslam’dır denebilir. Zaten Allah’ın din olarak kabul ettiği de islamdır denebilir. Batının ajanları tarafından kurulan mezhepler, tarikatler, yollar, uygulamalar o kadar çok ki, Allah’ın din kabul ettiği İslamı öğrenmek, bilmek, onunla yaşamak o kadar da kolay değil. Hurafeler, efsaneler, menkıbeler öyle bir ağ örmüş ki, içinden çıkılamaz bir hal almış. Onun için din ilimleriyle meşgul olanlar her kafadan ayrı ses vererek kafaları karıştırabiliyor. Kimisi dini sadece cinsel duygulara bina etmiş, kimisi kıssalara, kimisi de namaza. Hülasa Saliha hanımefendi nesillere dini, dili ve tarihini anlatmak o kadar da kolay değil. Ortada bir tarih de yok, dil de, İlahi bir din de . Siyasetçilerin, yöneten sınıfın istek ve arzuları, paşa gönüllerinin istediği haramlar ve helallere şimdilerde din deniliyor. Allah ve Resulünün tebligatına can ve ruh kurban olsun.