YÜRÜTME ve yargı güçleri kadar önemli bir konuma sahip olduğunu ifade etmek kastıyla ‘dördüncü kuvvet’ olarak vasıflandırılan medya, gerçekten de günümüzde kitlelerin manipülasyonunda muazzam bir güce sahiptir. Medya, medyatik bir dünya oluşturmakta, bu dünyayı medyatik kölelerle doldurmaktadır. Onun başlıca amacı bireyin pasifliğidir, çünkü pasiflik statükonun devamı demektir, sömürünün, zulmün sürüp gitmesi demektir. Medya elbette çıkar çevrelerine hizmet eden bir araç olmaktan kurtarılmalıdır. Ancak yeni sahiplerinin de dünyaya hükmetmenin dayanılmaz tutkusunu frenleyebilmeleri nasıl mümkün olacaktır? Burada şu soruyu da sormak gerekir: Medyanın mı gücü, yoksa gücün mü medyası? 8 Politika Akademik Bakış Süleyman DOĞAN Medya empoze ediyor!
Safiyeti öldürdü!
Bu patlayan adeta çöken dünya, postmodern çağımızı tanımlayan o her yerde hazır ve nazır medya sayesinde o kadar küçüldü, birbiriyle o kadar içiçe geçti, o kadar klostrofobik bir hal aldı ki, gezegenimizde şöyle ferah bir yer pek kalmadı. Batı kaynaklı global uygarlıkla İslam arasındaki anlaşmazlık, kültürler arası çatışmanın ötesinde, ırkların karşı karşıya gelmesinin ötesinde, dünyaya iki farklı yaklaşım, iki karşıt felsefe arasında doğrudan bir çatışmadır. Batı’ya dinamik enerjisini veren şey bireyciliktir, hükmetme arzusudur, bir tüketim felsefesidir. Tarihte hiçbir şey Müslümanları batı medyası kadar tehdit etmemiştir, ne Ortaçağ’daki barut, ne tren ve telefon, hatta ne de kendi ulusal havayollarını kurmak için kullanmasını öğrendikleri uçak. Bütün büyük dinler tarafından savunulan sükunet, dünyadan elini eteğini çekme ve meditasyon, medyanın kesinlikle teşvik etmediği şeylerdir. O halde gezegenimizde yaşayan insanların çoğunluğu için bu göz kamaştırıcı imajlar, tehlikeli hayallerden başka bir şey değildir. Bu hayaller hiçbir çözüm getiremezler; ama yaydıkları arzu ve gıpta duyguları aracılığıyla halinden hoşnut olmayı, sabrı ve dengeyi, yani geleneksel toplumların artık rahatlatma ve yatıştırma gücünü yitirmiş olan erdemlerini yok edebilirler.
Kültür emperyalizmi!
Kültür emperyalizminin ilk hedefi gençlerdir. Bunun temel sebepleri gençliğin büyük bir kısmının apolitik ve bilinçsiz oluşudur. Kültür emperyalizmi yemek kültürlerinden müzik kültürlerine kadar hepsini gençliğe çekici kılarak amaçlarının bir kısmına ulaşmış olmaları geleceğimiz açısından son derece düşündürücüdür. Toplum nazarında Batıya ve Kuzey Amerika’ya karşı hayranlık uyanması sonucu zamanla toplum kültürünü unutur, bu sırada kendi kültürlerini empoze ederler ve emperyalist devletlerin egemenliği altına girer veya sömürü için gerekli ortam sağlanmış olur. Toplum kültürlerinden yalıtılır ve kendilerine ait bir değer onlara utanılacak bir şeymiş gibi gelir. Buna örnek olarak İslam ülkelerinde gelecek vaat eden gençleri emperyalist ülkelere götürüp burslu eğitim adı altında Batı ve Kuzey Amerika kültürlerini onlara empoze etmelerini gösterebiliriz. Bütün bu işler medya aracılığıyla yapılır.
Kamu görevi!
Günümüz modern demokratik toplumlarında, medyaya düşen önemli görevlerden biri de, sağlıklı bir yurttaş bilincinin oluşabilmesi için, gereken tartışma platformunu yaratmak ve değişik görüşlerin ifade edilmesine imkan vermektir. Medya, insanın gözlerine, kulaklarına, düşüncelerine, yaşam tarzlarına sunulan haberlerdir. Medyanın dili, üslubu haberi sergileyiş şekli toplumu zamanla değiştirir. İnsan değişmeye şekil almaya açık bir varlıktır. Medyanın, insanı iyi veya kötü şekillendirmesi kısmen medyatörlerin elindedir. Mümkün olduğunca üslubu düzgün saygılı ve doğru haberler sunulmalıdır. Özentiye yer verilmemesine ve sebep olunmamasına dikkat edilmelidir. Medya nesillerin sağlıklı eğitimleri ve yetişmesi için azami gayret ve itina göstermek zorundadır. En temelde medya insanları daha iyi ve güzeli aramaya teşvik etmelidir. Kamu hizmeti yapan kuruluşların kamunun zararına değil yararına iş yapma zorunluluğu vardır.