Son 16 yılda, ülkemizde ne çok şey, ne kadar değişti değil mi…
Farkında olduklarımız var, olamadıklarımız…
Bazı şeyleri "küt" diye yapmadı bu ülkeyi yönetenler…
"Gıdım gıdım" yaptı…
Acıtmadan…
İncitmeden...
Çaktırmadan…
Değişim denen şey, kaçınılmazdır… Elbette ki, kim yönetirse yönetsin ülkede birçok şey, çağın gereklerine, ülkenin evrildiği yeni konumlara göre değişecektir…
Bunda bir sıkıntı yok…
Ama değişenler, ne yazık ki halkın refahını arttıran, yaşam kalitesini yükselten, insanımızın en doğal hakkı olan yaşam hakkını kolaylaştıran değişimler olmuyor… Hiçbir zaman da olmadı…
 
Öyle bir ülke haline geldik ki, asgari ücretimiz her yıl artıyor, ama o artan ücretin alım gücü ne yazık ki azalıyor….
 
Petrolun varil fiyatı 100 dolar olunca artan benzin fiyatları, petrol 60 dolara gerileyince aynı oranda gerilemiyor…
 
Elektrik faturamız, harcadığımız elektrik bedelinden daha fazla vergi ve "ıvır zıvır" içeriyor… Özelleştirdik çünkü elektrik işini… O şirketlere izin verdik bu paraları bizden almaları için…
 
İzmir'den İstanbul'a uçakla giderseniz 90 TL. ama, kendi aracınızla giderseniz 1000 TL'ye varamazsınız…
 
Yollar yaptık, köprüler yaptık; bir tekinden bile para vermeden geçemiyoruz… Aslında yol da yapmadık biz… Yabancı şirketlerin yol yapmalarına, köprü yapmalarına izin verdik… Onlar yaptı, parayla geçiyoruz şimdi…
 
Otomobil alırken, aracın gerçek fiyatından daha fazla ÖTV ödendiğini bir başka ülkede göremezsiniz mesela… Ama bizde öyle…
 
Ödediğimiz vergilerin bir de KDV'sini, yani "verginin vergisini" ödüyoruz yıllardır…
 
Trafik, mutlaka bir düzen ister… Mutlaka kontrol ister… Mutlaka ceza da gerektirir ki caydırıcı olsun…
Ama biz, cezada da abartmadık mı….
1603 TL asgari ücret verilen bir ülkede 5000 lira trafik cezası olur mu…
Devlet halka böyle bir maaşı vermiyor, ama ceza olarak almak istiyor…
Nereden bulup vereceğiz peki?..
Çalalım mı?
 
Sosyal medyada da artık"geyik konusu" oldu bu işler… 
Diyorlar ki, "ülkemizin gelir kaynakları; cezalar, KDV ve ÖTV…"
 
Kısacası, mantık almıyor… Cüzdan almıyor… 
 
Böyle mi olmalı peki…
Bu mu, adil olan…
Bu mu "artarak" sonsuza kadar sürecek düzen!..
 
Hani diyorum… 
Tenekeden bir don yaptırsak kendimize….
Faydası olur mu ki!..
 
CHP İstanbul'u istemiyor!
 
Yıllardır Türk siyasetinin, adına "parti" denen, ama aslında "Amerikan projesi oluşumlar"la yönetildiğini ya da muhalefet edildiğini düşünüyorum…
AK Parti de YENİ CHP de bana sorarsanız, birer proje…
Bu rakipsizliğin, bir siyaset yetersizliği olmasını, bir muhalefet beceriksizliği olmasını mantığım almıyor çünkü…
Bu kadar olumsuzluk bir rastlantı olamaz…
 
Son olarak yerel seçimler öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrını gözlemliyorum…
Gözlemliyorum ve anlayamıyorum…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "Gel bakalım Muharrem" ile çıktığı yolda yakaladığı "gerçek" başarıdan adeta "korkmuş gibi" ya da "telkin almış gibi" kaçıyor…
 
Muharrem İnce ne istiyor yerel seçimlerde?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni…
E ver be Kılıçdaroğlu…
Ver ve kazan…
 
Amacın "kazanmaksa" tabi…
Ama değil…
 
Hani her fırsatta muhalefet yapmamakla  eleştirdiği MHP ve Devlet Bahçeli var ya… İnanın Kemal Kılıçdaroğlu gibi "AKP bastonu" değil…
Bunu Kılıçdaroğlu da biliyor…
Bilerek yapıyor…
Yoksa, İstanbul gibi bir metropolü, "gözü kapalı" kazanabilecek bir Muharrem İnce dururken, bunu görmüyor mu sanıyorsunuz…
Görüyor, ama  "koltuk değneği" olup, kaptırmayı seçiyor…
Mesele bu aslında…
 
YAZ KENARA
 
KOÇ da boş çıktı… En iyisi, DANA'ya girelim ramazanda…
 
(Fenerbahçe taraftarı)