TARTIŞILMAYACAK varlığımızdır Cumhuriyet. Kurtuluş Savaşımız, emperyalistleri kovuşumuz, egemenliğimiz ve çağdaşlık yolunda emin adımlarla yürüyüşümüzdür.
 
Neyini tartışacağız? 95. yılında coşku ve mutluluk içinde kutlamaktan başka alternatif var mı?
 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve önderliğinde bu mücadeleyi veren atalarımızı saygı ve minnetle anacağımız gündür her Cumhuriyet Bayramı.
 
Kolay değil; beylikten imparatorluğa, çöküşünden anayurda sahip çıkışımıza ve Cumhuriyet'in ilanıyla geldiğimiz refah ortamlar... Şükürler olsun.
 
Seçme ve seçilme gibi sürecin başlaması ve devamı elbette bize yükümlülükler de getiriyor. Atalarımızın can ve kanlarıyla ödeyerek bize armağan ettikleri bu zenginliğe yükümlülüklerimiz var elbette... Şimdi O'nu korumak ve kollamak daha yukarılara taşımak gibi önemli bir sorumluluğumuz var. Hiç bir şey yapmasak bile bu sorumluluğu görev bilerek kazanımlarımızı korumalıyız.
 
Nutuk, Devlet Ana, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Karakoç ve günümüzde İlber Ortaylı gibi yazarlarımızı okuyarak Atatürk'ün bu toplumu nereden nereye getirdiğini hatırlamamız ve hatta öğrenmemiz gerekiyor.
 
Tarihini bilmeyen, başarı ve başarısızlıklardan ders almayan toplumların hayatiyetlerini nasıl sürdürdüğünü görüyoruz. 
Türkiye artık beylik, ağalık, fedoal anlayışın hüküm sürmediği bir ülke... Laik, demokratik ve çağdaş bir yaşam zenginliğini elde etmiş bir toplumuz.
 
Demokrasilerde tartışma bitmez. Çünkü tartışma sadece demokratik toplumlar için geçerlidir.
Aşiret devletlerinde, fedoal ve beylik yönetimlerde tartışma olabilir mi?
Atatürk, Cumhuriyet'e geçiş mücadelesinde kandil ışıklarının altında günlerce süren tartışmalar sonucu bu kazanımı elde etmedi mi?
 
Tartışabiliyorsak zenginliğimiz var demektir. Tartışamıyorsak da sorun var demektir. 
Batının uygarlığı ve doğunun zenginliğini sentez yaparak ulaştığımız bu yolun alternatifi olamaz.
Dağ başlarını duman almış, bu yolda yürüşelim arkadaşlar.
 
Modern, uygar, çağdaş, zengin ve sosyal toplum olabilmenin gururunu yaşayalım.
Bulunduğumuz coğrafyaya bakarsak Türkiye'nin ayrıcalığı da ortaya çıkıyor zaten.
Hala meşrutiyetle yönetilen zengin ve refah ülkeler de var. İngiltere, İspanya, Danimarka, Belçika v.s.
Ancak yıllar önce reform ve rönenans gerçekleştiren bu ülkeler sadece geleneklerini sürdürüyor. Ve de sembolik olarak varlığını koruyan bu taht sahipleri ülkelerindeki yönetimlere asla karışamıyor.
Bu onların sorunu ve yaşam biçimi. Bizi sorunumuz ise başta Çanakkale olmak üzere verdiğimiz kurtuluş mücadelesini unutmayıp unutturmamaktır. 
 
Türkiye elbette Türkler'indir. 
 
Ve de "Ne Mutlu Türküm diyene"dir.