TÜRK futbol hakemliğinin ulaştığı en yüksek noktada sen varsın. FIFA bile almış seni kendi asansöründe en yükseğe çıkarmış. Ama Türkiye'nin en önemli derbisinde görev yapıyorsun, 3 ölümcül düdük çalıyorsun, biri doğru, ikisi yanlış.
Ortaya çıkan trajediyi düşünebiliyor musunuz? VAR olmasa Beşiktaş: 1 - Galatasaray: 2. VAR olunca Beşiktaş: 1 - Galatasaray: 0.
Tüm varlığını göğsündeki FIFA kokartıyla futboldan kazanmış Cüneyt Çakır, sonucu etkileyebilecek iki önemli düdük çalıyor ve onun bu hatasını adına VAR denen bir bilgisayar ortadan kaldırıyor. O zaman Cüneyt Çakır'a ne gerek var? Her hakem bu maçı en az onun kadar yönetirdi.
Sahaya baktığınızda moralli ama yorgun Beşiktaş, her yönden eksik ve tatsız Galatasaray vardı. Ve işin ilginci ikisi de üç puana mecburdu. Ne zor değil mi! İkisi de sınırlarını zorlamak, ikisi de kendi milyonlarının yüreğinden umudu yeşertmek zorundaydı.
Sahada anormal bir durum yoktu. Favori Beşiktaş favori gibi oynadı. Onun izin verdiği dakikalarda Galatasaray gücünü ortaya koydu.
Kartal'ın kanat sesleriyle geçen maçta Galatasaray'ın "iğneciye götürülmüş çocuk" tedirginliğinden kurtulamadığını gördük. Beşiktaş 1-0'dan sonra vitesi boşa almasa karşılıklı goller ummuştuk.
90 dakikanın sonucu hiç kimseyi şaşırtmadı. Ama hepimizi şaşırtan bir Cüneyt Çakır vardı. Çok şükür ki onun da "VAR"ları vardı.