Amasya’da kadınların elinden çıkan, geçmişi iki asır öncesine dayanan geleneksel bir tatlı olan küllü baklava, adını yapımında kullanılan kül suyundan alıyor. Baklavanın hamuruna katılan bu özel su, tatlının gevrekliğini artırıyor, ona farklı bir aroma ve kıvam kazandırıyor. Bu yöntem, bölgeye özgü el yapımı tatlılarıyla bilinen Amasya’nın kültürel mirasını yeniden canlandırıyor.
Kül Suyunun Sırrı: Geleneksel Hazırlık Aşamaları
Bu özel tarifin sırrı, odun ateşinden kalan külde saklı. Odun külü elekten geçirilip suyla karıştırılıyor ve birkaç gün dinlendiriliyor. Elde edilen kül suyu, daha sonra hamurun hazırlanmasında kullanılıyor.
Fatma Hatipoğlu, bu yöntemin geçmişte sadece tatlılarda değil, temizlikte bile kullanıldığını belirtiyor:
“Küllü suyla çamaşırda yıkanırdı. Baklavaya da katılırdı. Küllü su tatlıya gevreklik kazandırıyor. Hamuru pişince kıtır kıtır oluyor.”
Kadın Kooperatifinden Lezzetli Bir Atılım
Bu eşsiz lezzet, Amasya Misket Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi sayesinde yeniden hayat buldu. Kooperatif Başkanı Şükran Bozkurt, küllü baklavayı ürün portföylerine bir yıl önce dahil ettiklerini belirtiyor:
“Hazırlanışı diğer baklavalarla hemen hemen aynı gibi. Tek farkı suyuna kül ekliyoruz. Bununla birlikte bol cevizli, tereyağlı muhteşem bir lezzet ortaya çıkıyor.”
Ramazan Ayının Gözdesi Oldu
Lezzetiyle fark yaratan küllü baklava, özellikle Ramazan ayında en çok sipariş edilen tatlıların başında geliyor. Hem geleneksel lezzetleri yaşatmak hem de kadın emeğini desteklemek amacıyla satışa sunulan bu ürün, bölge ekonomisine de katkı sağlıyor.
Küllü Su Başka Tatlılara da İlham Verdi
Müşteri talepleri doğrultusunda, küllü su artık sadece baklava değil, diğer geleneksel tatlıların yapımında da kullanılmaya başlandı. Tatlı ustası Canan Öztürk, bu konuda şunları söylüyor:
“Küllü baklavayı limon suyu, süt ve yoğurt katmadan hazırlıyoruz. Gelen talep üzerine küllü suyu diğer tatlılarda da kullanmaya başladık.”
