YOKLUĞUN dip yaptığı lig tarlasının neredeyse "ayrık otu" haline dönmüşsen çaren yok demektir. Ama çare olacak bir şey de yoksa Fener zorunlu rotası UEFA'da ne yapacaktı ki?
Tarihte UEFA gruplarında tökezlememiş Fenerbahçe, bu sezon için bir çok şeyi unutturabileceği bu tek 90 dakikada da zorlandı.
Oysa hedefsiz, golü planlamamış ve maçı angarya gören Zagreb'ten daha yumuşak karınlı bir rakibi nerede bulacaktı ki?
Hırstan, istekten, kendini affettirme duygusundan yoksun bir takım gol kilidine uyacak hiçbir anahtar hamlesi yapamadı.
Tribünleri mutlu eden iki şey vardı. İlki Silimani'siz bir maç izlemek, ikincisi de Barış'ın bu formayı bir çok oyuncudan daha çok hak ettiğini gözlemlemek.
Sonuç olarak Fenerbahçe iddiasız, amaçsız ve Kapalıçarşı turistik gezisinden stada gelmiş bir takımı bile yenecek motivasyonu yakalayamadı.
Her maç gibi dünkü de tribünler için ızdıraptı. Engel aşıldı ama bu anlayışla neye yarar ki... Sahada futbolun ilahları olmasaydı...