Uluslararası bir arkeoloji ekibi, yıllardır efsanevi bir sır perdesiyle örtülü olan Nuh'un Gemisi'nin kalıntılarına dair çarpıcı bulgulara ulaştıklarını duyurdu. Yapılan bilimsel araştırmalar, Ağrı Dağı'nın güneyindeki Durupınar bölgesinde yer alan dikkat çekici bir jeolojik oluşumu mercek altına alıyor.
Geminin İzini Süren Bilimsel Araştırma
“Noah’s Ark Scans” adlı araştırma grubu tarafından yürütülen çalışma, İncil’de bahsi geçen ve Büyük Tufan sırasında tüm canlı türlerini kurtardığına inanılan geminin izlerini sürüyor. Araştırmacılar, bölgedeki 164 metre uzunluğundaki gemi formundaki yapının, kutsal metinlerde tarif edilen boyutlara büyük ölçüde benzediğini belirtiyor.
Ekip lideri Andrew Jones, şu an için ellerindeki verilerin heyecan verici olduğunu ancak araştırma sürecinde bilimsel titizliğin ön planda tutulacağını vurguluyor. Jones, bu aşamada kazı çalışmalarına başlamadan önce alanın korunmasına yönelik planlamaların öncelikli olduğunu ifade etti.
Jeolojik Veriler Neyi Gösteriyor?
Geçtiğimiz yıl Türk jeolog Dr. Memet Salih Bayraktutan öncülüğünde yürütülen analizler, bu sıra dışı yapının içinde organik madde açısından zengin toprak katmanları ve çürümüş ahşapla tutarlı bulgular tespit etti. Atatürk Üniversitesi laboratuvarlarında incelenen numunelerde, düşük pH değeri ve yüksek potasyum oranları gibi dikkat çeken sonuçlara ulaşıldı.
Bu veriler, yapının sıradan bir doğal oluşumdan çok, zamanla bozunmuş bir insan yapısı olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Radar Görüntüleri ve Sondaj Planları
2019 yılında bölgede yapılan yer altı radar taramaları da araştırmacıların elindeki güçlü kanıtlardan biri. Radar verileri, yapının yaklaşık 7 metre derinliğinde dikdörtgen şekiller ve uzun koridorlara benzer yapılar bulunduğunu ortaya koydu.
Araştırma grubu, bu oluşumu bozmadan içeriyi detaylı şekilde incelemek için hassas sondaj teknikleri kullanarak yapının içini görüntülemeyi planlıyor. Böylece yapının gerçekten insan eliyle mi inşa edildiği daha net anlaşılabilecek.
Doğal Oluşum mu, Antik Yapı mı?
Araştırma ekibine göre, bölgede yapılan gözlemler ve alınan örnekler, buradaki yapının sıradan bir jeolojik oluşum olma olasılığını azaltıyor. Jones’un aktardığına göre, “Sonbaharda bu alandaki çimlerin farklı renge bürünmesi bile burada farklı bir yapının varlığına işaret ediyor.”
Uzmanlar, bu tür detayların doğal yapıların ötesine geçen bir fenomeni temsil edebileceğini düşünüyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde yapılacak ek çalışmaların, bu teorileri netleştirmesi bekleniyor.