KÖPEKLER hep gündemde. Kimi zaman şefkat ve merhamet anlarının yaşanmasına, kimi zaman acı ve keder yaşanmasına konu oluyorlar. İnsanlığın her halde ilk temas kurduğu hayvanların başında gelir. At mı daha önce yoksa it mi daha önce bilinmez. Efsanelerde at da var, it. İte köpek demek de, bozkurt demek de, canavar demek de var. Ata da rahvan, safkan, katana demek de var, beygir, sütçü beygiri, sucukluk demek de var. İnsan zaten sevdiklerini övmekte sınır tanımadığı gibi, sevmediklerine de ölümlerden ölüm beğendirir. Bir komşu hanım kocasını öveceği zaman onun içmimar olduğunu söylerdi. Ama ona kızdığı zaman ‘marangozla evlenmişim meğer’ derdi. Kendince yüceltmek ve alçaltmak için ayrı sıfatlar icat etmişti.
Geçmişten günümüze köpek
Köpekleri seven, çok seven, korkan, nefret eden insanlar var. Her sabah bir köpeğin tasmasını tutarak, saatlerce köpeğin istediği alanlarda gezinmek de var. Köpekle evde, odada, yatakta birlikte zaman geçirmek de var. Köpekle sarmaş-dolaş oynamak da var, onu kendisiyle beraber sofraya oturtan da var. Hepsi de köpeğe karşı insan davranışlarının sergilenmesi. Sanal medyada üşüyen köpeğe şalını örten genç kız çok sevimli geliyor insanlara. Dini anlatımlarda da susuz kalan bir köpeğe ayakkabıyla verilen su ve cennetlik olma durumu yer alır. Bir başka genç erkek montunu köpeğin üstüne örtüyor, bir başkası ona yemek yediriyor. Ama bu hareketler hep görüntülenip sanal medyada paylaşılıyor.
İnsana saldırılar ve ölümler
Sonra Kayseri’den, İzmir’den ve daha başka yerlerden köpek saldırılarında yaralanan, ölen insan ve çocuk haberleri geliyor. Hayvanseverler ile hayvanları tehlikeli bulanlar arasında bir tartışma başlıyor. Sakarya’da yerel bir gazetede çalışırken belediyenin basın bürosunda oturup çay içiyordum bazan. Orada çalışan Karslı bir genç vardı. Başkanın her an fotograflarını çekiyordu. ‘Gazetede başıboş köpekler haberi çıktığında kahroluyorum. Çünki gece o köpekleri vurmak benim görevimdi derken gözleri doluyordu.’ Sakarya’nın bazı ilçelerinde toplanan sokak köpekleri iş kamyonlarına doldurulup götürülüyor karayolunda bırakılıyordu. Köpekler artık ne tarafa giderlerse gidiyorlardı. Bu da haber oluyordu.
Etle beslenen memeli
İnsanlar birbirine hakaret etmek için de hayvan isimlerini kullanırlar. Eşek ve it çok kullanılır. Ağnetten öğreniyoruz ki, itin 400 türü varmış. Etle beslenen, bir tür memeli hayvan. Veterinerlerimizin sayısı arttı. Özel veteriner muayenehaneleri ve hayvan misafirhaneleri para kazandıran bir meslek haline çoktan geldi. Gel gelelim köpekle ilişkileri bir kaideye oturtamadık. Eskiden işsiz köpek yoktu. Her biri ya bir evde, ya bir bahçede, ya avda, ya sürüde iş buluyordu. Sanayileşme ve köyden kente taşınma arttıkça köpekler işsiz kaldı. Şimdi kendilerine bir mıntıka tayin ediyor ve orada hakimiyetlerini ihsas ettiriyorlar.
Onlar da insan gibi
Köpek de insan gibi. Cesuru, korkağı, çalışkanı, tembeli, saldırganı, mülayimi, tartışmacı, uzlaşmacı, hareketçi, yaygaracı köpekler. Birbirlerinin yolunu kesip ‘Bu bölge benim, buradan öyle canın istedikçe geçemezsin’ diyorlar. Öteki de ya kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp geri dönüyor, ya tartışıyor, kavga ediyor, ya da dönüp geri gidiyor. Şu anlaşılıyor ki, köpeklerde, daha doğrusu memelilerde, hatta arılarda, karıncalarda, kuşlarda aile ve birlikte yaşamak niteliği var. İnsanlar aile ve birlikte yaşamayı yara bere içinde devam ettirebiliyor ve gün geçtikçe aile değerini kaybederken, birlikte yaşamak da neredeyse olanaksız hale geliyor. Acaba, insan olma özelliğimizi kaybedersek hayvanlara benzer miyiz. Kim bilir?