Ah şu yangınlar.

İçi de dışı da bizi yakıyor.

İnsanın içini acıtıyor.

On beş gün kadar önce İzmir"de büyük bir orman yangını oldu.

Hem de ne yangın.

Yangının olduğu bölgeden gündüz gözü ile geçtim.

Binlerce hektar orman kömür yığınına dönmüş.

O güzelim çam ağaçları,

Meşe ağaçları,

Zeytinler birer kömür yığını halinde.

Bakmağa kıyamadığımız,

İçine girdiğimizde huzur bulduğumuz,

O güzelim ormanların yerinde artık yeller esiyor.

Sadece ağaçlar mı?

Yanıyor!

Asla öyle değil.

Ormanla birlikte canlılarda kül oluyor.

Çiçekler, böcekler, karıncalar, tilkiler,

Sansarlar, gelincikler, kuşlar, yılanlar.

Ne istersen var.

Diri diri yanıp kül oluyorlar.

En çaresizleri ise yuvalarında, deliklerinde annelerini babalarını bekleyen,

Minik yavrular.

Onların hiç sansı yok.

Önceki gün İzmir yangınında görevli bir dost ziyaretime geldi.

Ve yangını anlattı.

Aslında en merak ettiğim konu, yanğının vatan millet düşmanı bazı,

Satılmış teröristlerce mi?

Mangal alevinden mi?

Yoksa kendiliğinden mi çıktığıydı!

Dostun anlattıkları ilginçti;

"Bize her gün yangınla ilgili birçok ihbar gelir.

İnanın hepsini çok ciddiye alırız.

Ve belirtilen yere hemen ekip sevk ederiz.

Bu yangın ilk çıktığında da 25 dakika içinde olay yerine ekip gönderdim.

Yangın anayoldan üç yüz metre içeride başlamıştı.

O alana girip teröristin yangın çıkarması, sonra da kaçması pek olası değildi.

Yer mangal içinde pek müsait değildi.

Çünkü yangın alanı çalılık ve sık orman örtüsü ile kaplı olduğundan bu alana piknik aletlerini, malzemeleri ve de mangalı taşımak zordu.

Yangından sonra yangınını çıktığı yeri iyice incelediğimizde burada kırık bira ve de rakı şişeleri bulduk.

Belli ki birileri çok önceden buralarda piknik yapmış bu şişeleri de kırarak bırakmıştı.

Yangınını çıktığı gün hava sıcaklığı 40 derece civarındaydı.

Buna orman içinde esmeyen rüzgârı da eklerseniz, bu rakamın 50 derecelere çıkabileceğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz.

Güneş ışığı ile bu cam parçaları arasında zum, büyüteç türü bir etkileşim olmuş olabilir"

Evet, gönül dostu o görevli bunları anlattı.

Anlatılanlar arasında Orman Bakanlığı ekiplerinin yangın yerine geç geldiği,

Yangına müdahalede geç kaldığı da var.

Ayrıca yanığında kullanılan helikopter ve de uçaklar.

Bunların çoğu Orman bakanlığının değil.

Şirketlerden kiralanıyor.

Kiralama bedeli de helikopter başına 20 bin dolar olduğuna dair iddialar var.

Bu konuda Orman Bakanlığının kendi bünyesine niçin helikopter almadığı?

Bunları her yangın olasılığına göre niçin?

Hazırda tutmadığı da ayrı bir muamma!

Özetle dostlar her tedbir emniyet içindir.

Ormanlar bizim oksijen depomuz,

Yani ciğerlerimizdir.

Lütfe orman içinde MANGAL yapmayalım.

Yanan sigara izmaritlerini ormanın içine atmayalım.

Ormanımızı korumak kullanmak en önemli vatandaşlık görevimizdir.

Unutmayın yangınlarda sadece ağaçlar yanmıyor,

Milyonlarca minik canlı da yanıyor.

Ve milli servetimiz yok oluyor.