Ülkemizde kapanmamış ve uzun süredir gündemde kalmaya devam eden

En acılı yaramızdan biri de çocuğa şiddet, çocuk ölümleri ....

Son yıllarda medya ve sosyal medya aracılığıyla

Bu yaranın daha görünür hale gelmesi

Konunun ciddiyetini bildiğiniz gibi gözler önüne sermekte.

***

Çocuklara yönelik şiddet, yalnızca fiziksel saldırılarla sınırlı kalmıyor.

Psikolojik, cinsel ve duygusal istismar gibi

Çeşitli biçimlerde de ortaya çıkabiliyor.

Ne yazık!

Çocuk istismarı ve ihmali vakaları, her yıl artış gösteriyor.

Aile içinde yaşanan vakaların büyük bir kısmı ise gizli kalıyor

Yeterince bildirilmediği için de istatistiklere tam olarak yansımıyor!

***

Ülkemizde çocuk istismarı ve ihmaliyle mücadele için

Yasal düzenlemeler bulunsa da, uygulamada yaşanan eksiklikler

Toplumun konuyla ilgili bilinç düzeyinin yetersizliği,

Sorunun çözümünü zorlaştırıyor.

Çocuklara yönelik şiddet olayları sadece

Bireysel suçlar olarak değil, aynı zamanda

Toplumsal, hukuki ve yapısal bir sorun olarak ele alınmalı...

***

Ülkemizde çocuk cinayetleri ve istismarı,

Toplumun her kesimini ilgilendiren ciddi ve acil bir sorundur.

Bu sorunun çözümü için hukuki reformlardan tutunda

Toplumsal farkındalığın artırılmasına kadar

Geniş bir yelpazede önlemler alınmalıdır.

Çocukların güvenliğini ve haklarını korumak,

Yalnızca devletin değil, aynı zamanda

Toplumun tüm bireylerinin ortak sorumluluğudur!

Aksi halde bu trajik olaylar, çocukların güvenliği ve refahı konusundaki

Endişeleri artırırken, toplumda büyük bir üzüntü ve öfke yaratmakta...

***

Çocuk cinayetlerinin ardında yatan nedenler

Aslına bakacak olursak,

Karmaşık ve çok boyutludur

Ancak, birkaç temel etken en genel bağlamında karşımıza çıkmakta;

Bunlar;

Türkiye’de aile yapısındaki değişim,

-Boşanmaların artması, ekonomik zorluklar ve sosyal çalkantılar…

Aile içi huzursuzlukları artırmaktadır.

Bu durum çocukların daha fazla şiddet ve istismara maruz kalmasına yol açabilir.

Özellikle, aile içi şiddetin toplumda normalleşmesi,

Çocukların da bu şiddetin kurbanı olmasına neden olmaktadır.

Ebeveynlerin veya bakım sağlayıcıların ruhsal sağlık sorunları,

Madde bağımlılığı veya öfke kontrol problemleri,

Çocukların şiddete maruz kalmasına ve ölümüne sebep olabilmektedir.

Uzmanlar, psikolojik desteğin ve erken müdahalenin

Bu tür vakaları azaltabileceğini vurgulamakta...

***

Ülkemizde birçok aile, çocuk yetiştirme ve disiplin konularında

Bilinç eksikliği yaşamaktadır.

Fiziksel cezaların normal karşılanması ve

Şiddetin bir disiplin aracı olarak görülmesi,

Çocukların cinayet ve istismara uğrama riskini artırmaktadır.

***

Sonuç olarak;

Çözüm önerilerine bakacak olursak;

Burada mevcut yasaların, özellikle çocuklara yönelik suçlarla ilgili cezaların,

Caydırıcı hale getirilmesi gerekmekte

Çocuk cinayetleri ve istismarına yönelik cezaların artırılması ve

Suçluların hızlı ve etkin bir şekilde yargılanması için hukuki reformlar yapılmalıdır.

Çocukların korunması için sığınma evleri, psikolojik destek merkezleri

Kriz hatları gibi hizmetlerin sayısı artırılmalıdır.

Özellikle, şiddet ve istismar riski altındaki çocukların

Erken tespiti ve korunması için koruyucu mekanizmalar güçlendirilmeli

Toplumun her kesiminde, çocuk hakları ve

Şiddetin önlenmesine yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı

Okullarda, ebeveyn eğitimlerinde ve

Medya aracılığıyla şiddetin olumsuz etkileri hakkında

Farkındalık artırılmalıdır.

Bu tür kampanyalar, çocukların güvenliği ve refahı için kritik öneme sahip

.......

Çocuk cinayetleri ve istismar vakalarını önlemede

Sivil toplum kuruluşlarının rolü de büyüktür.

Devlet, bu kuruluşlarla işbirliği yaparak,

Şiddet ve istismar mağduru çocuklara destek verilmesini ve

Farkındalık çalışmalarının artırılmasını sağlamalıdır.

***

En sonunda;

Ebeveynlere ve çocuklara yönelik

Ruh sağlığı hizmetlerinin erişilebilirliği artırılmalı,

Psikolojik destek ve danışmanlık hizmetlerinin

Yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

Ülkemizde çocuk cinayetleri,

Toplumun tüm kesimlerini etkileyen ve

Büyük bir duyarlılık gerektiren bir sorundur.

Bu trajik olayların önlenmesi,

Sadece hukuki ve politik önlemlerle değil,

Aynı zamanda toplumun genelinde farkındalık ve

Eğitim çalışmalarıyla mümkündür.

Çocukların güvenli bir çevrede büyümelerini sağlamak,

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın haklarını korumak adına

Her bireyin ve kurumun sorumluluğundadır.