TÜRKİYE'nin son yıllarda Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetleri, bölgenin aktörleri arasındaki dengeleri değiştiriyor. Birbiri ardına Türkiye'ye küstah baskılar geliyor. Türkiye, sıcak denizlerde bu sefer 'gaz' oyunlarıyla karşı karşıya geldi. Bu yazıyı yazarken o zaman çalıştığım Tercüman gazetesindeki günlerim aklıma geldi.1974'te Kıbrıs çıkarmasının yapıldığı gece sabaha kadar bekledik ve bütün Türk milleti gibi o coşkuyu yaşadık. Eğer çıkarma sırasında küstah tehditlere boyun eğilseydi bugün Kıbrıs'ta tek bir Türk kalmazdı. Zamanın Başbakanı Bülent Ecevit'in dirayetli politikası sayesinde 45 yıldır yavru vatanda huzur hakim. Bugün aynı tehditler sürüyor ve Güney Kıbrıs ile Yunanistan, Fatih sondaj gemisinin faaliyetlerinin Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesinin ihlali olduğunu söylüyor. ABD ile Avrupa Birliği de bu konuda Yunanistan ve Rumlar'ı destekliyor. Kıbrıs'ta 1974'ten bu yana kalıcı bir barışa ulaşılamaması bölgenin en büyük problemi olarak öne çıkarken, Rumlar'ın uluslararası aktörlerin desteğiyle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'ye dayatmaya çalıştığı tek taraflı politikaları yeni krizlere kapı aralıyor.
Türkiye gücünü gösterdi
2013'te petrol ve gaz araştırmalarında kullanılmak üzere satın alınan sismografik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa, kendisine eşlik eden donanma unsurlarıyla birlikte geçen yıl Akdeniz'e geçerek 2 ve 3 boyutlu sismik çalışmalarına başladı ve deyim yerindeyse bölgenin röntgenini çekti.Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin geçen yıl ekimde Yunanistan'a ait bir fırkateynin tacizine uğramasının ardından Türk Deniz Kuvvetleri Yunan gemisinin faaliyetlerini önleyerek fırkateyni bölgeden uzaklaştırdı. Doğu Akdeniz'deki bu sıcak temaslar Türkiye'nin bölgedeki çalışmalarında ne kadar kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.Türkiye'nin kararlılığını bölgedeki tüm aktörlere gösteren diğer bir gelişme ise ülke tarihindeki en büyük deniz tatbikatı olan ve 28 Şubat-8 Mart 2019 tarihlerinde başarıyla icra edilen Mavi Vatan Tatbikatı idi. Doğalgaz yatağının keşfedilmesi ile birlikte Akdeniz'de sular giderek ısınıyor. Kıbrıs açıklarında keşfedilen doğal gaz rezervleri, adada yıllardır süregelen çatışmaya barışçıl bir çözüm getirmesi umut edilirken, tam tersi gerilimi tırmandırıyor.
Kuyruk acısı hâlâ bitmedi
2011 yılından itibaren Doğu Akdeniz'de devam eden doğal gaz sorunu, Kıbrıs Rum kesimi lideri Nicos Anastasiades'in BM'nin gözetiminde sürdürülen barış görüşmelerini 7 Ekim 2014 tarihinde tek taraflı olarak askıya almasıyla başladı. Rumlar buna sebep olarak ise Münhasır Ekonomik Bölge olarak ilan ettiği sularda Türkiye'nin petrol ve doğal gaz aramasını gösterdi. Anastasiades'in Türkiye'nin sondaj faaliyetlerini 'yeni bir işgale eş' olduğunu söylemesi ise kuyruk acısının sürdüğünün işaretiydi. Rumlar aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde adaylığını engellemek için bir dizi tedbirler aldığını duyursa da Türkiye dik durmuş ve aramalarına devam ediyor. Yunanistan'ın Rumlar ve İsrail ile kurduğu 'Enerji İttifakı'nın Türkiye'yi rahatsız ettiği bir gerçek. Bu durumun belki de daha tehlikeli bir Türk-Yunan ihtilafı doğuracağından endişe duyuluyor. 850 milyar metreküp ile dünyanın en büyük doğal gaz yataklarından birinin bulunması, Doğu Akdeniz'de enerji dengelerini değiştirdi.Başta Amerika ve İsrail gibi batılı sırtlanlar yeni planlar yapıyor. Koltuğunu korumak için ABD ve İsrail ile sıkı bir 'dostluk' kuran Beyaz Saray'a biatlı Suudiler'in, İran'ın nüfuzunun kırılmasına aracılık edip, bölgeyi Mısır ile birlikte sırtlanlara pay etmeye razı olduğu da biliniyor. Bekleyelim görelim.