Asgari ücret gerilimi artıyor. İlk kez bir kuruluştan hükümete tehdit gibi açıklama geldi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın düzenlediği ortak basın toplantısında çarpıcı bir açıklama geldi.
Atalay'ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
"Emekliler ve asgari ücretliler sıkıntı yaşıyor. 10 bin TL'yle bir hafta geçinme şansımız yok. Tablo ortada. Bunlar bizi yani işçiyi maraba zannediyor. Bizim üzerimizden ekonominin düzelmesinin şansı yok. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler.
Ülkeyi yönetenler bizim taleplerimize olumlu bir cevap vermek zorundalar. Bu ekonomik krizin bedelini, sonucunu bizim ödeme şansımız yok. İşsiz, emekli, asgari ücretli, işçi bu ekonomik krizin sebebi değildir.
Yıllardır bakanlar gidip geliyor, bazı işini yapan bürokratlar harici diğer bürokratlar kendilerini istasyon, bakanları ise tren olarak görüyorlar. Sonra bu trene binip hepsini yolluyorlar. Onun için ülkeyi yönetenler de aklını başını alsın. Bizim bu haklı taleplerimize makul cevap versinler."
Atalay bir gazetecinin "Almazlarsa ne olacak" sorusuna da şu cevabı verdi:
"Arkadaşlarımız bu süreçle ilgili çalışıyorlar, bölgelerde ve ilçelerde beraber bir çalışma yapıyorlar onu da oturup konuşuruz. Bir önümüzü görelim, ona göre ne yapacağımıza karar veririz. TÜİK'in açıkladığı rakamları gerçekçi bulmuyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı. Geçmişte kamuda ücretler yüksekti, normal bir ücret alıyordu. Şimdi kamu en düşük duruma düştü. Ama maalesef özel sektördeki patronlar, kazandıkları para ve kârları ortada. Ona rağmen 10 yıllık 20 yıllık bir işçiye 10-15-20 bin lira parayı çok görüyorlar. Bunlar bizi köle zannediyorlar. Bu meseleyle ilgili üzerimize ne düşüyorsa noksansız yapmak zorundayız.
Bizim üçümüzün de sık sık işçi meselesinde, emekçi meselesinde bir araya gelme mecburiyetimiz var. Şimdi ülkede seçim oldu toplum kanaatini belli etti, bir sene sonra başka belli edecek. Türk toplumu akıllı bir toplumdur, nerede ne yapacağını iyi bilir. Bu meseleyi emekçinin üstüne, dar ve sabit gelirlinin üstüne yıkmanın anlamı yok. Kemeri sık, faizi arttır, vergiyi yükselt, bahşişten vergi nasıl alırım onun yoluna bak. Böyle bir yetkiyi bundan önceki Maliye Bakanı'na versen o da yapardı. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler. 17 bin liranın ekonomiyi düzeltmeyle ilgili bir alakası yok. Bir yerde ekonomik kriz varsa orada huzur yoktur."