ÜNİVERSİTE yıllarımda Kökler dizisinde seyretmiştim; TRT'nin siyah-beyaz yıllarında, Kunta Kinte'nin çilesini. Çok derinden etkilemişti hepimizi. Kunta Kinte'nin vahşi bir hayvan gibi ormanda yakalanışı, zincire vurulması, o daracık zindanlarda kırbaç cezasına çarptırılması, gemilere balık istifi doldurulup Amerika'ya doğru yola çıkışı, bütün o korkunç, tüyler ürpertici sahneler...

Alex Haley'in Kökler adlı kitabındaki Afrikalı köle...

Afrikalı kabilesinde yaşarken bir gün 'beyaz adamlar' tarafından kaçırılıyor. Hem de hayvan avlıyormuşcasına ağ kullanılarak.

Ardından gemiye bindiriliyor kendi gibi hayatlarından koparılmış yüzlerce Afrikalı'yla birlikte.

Bir sabah uyanıyorlar,kendilerini kocaman bir su kütlesinin üzerinde giden tahtalardan yapılma bir araç üzerinde buluyorlar.

Şaşkınlıkla bakıyor Kunta Kinte büyük su kütlesine. Hayatında ilk defa deniz görüyor.

İsyan ettikçe hallerine,sayısız işkenceler başlıyor. Kırbaçlanıp yara açılıyor sırtlarında. .Ardından çuval misali depolarına atılıyorlar.

Küçük bir depoda alt alta üst üste bir yığın insan. Tuvalet ihtiyaçlarını bile bu depoda karşılıyorlar. Başka seçenekleri yok. Amerika'ya varmadan birçoğu hastalıktan ölüyor.

Hayatta kalanlar içinse durak Amerika ve kölelik. Yani yazar Alex Haley, Kunta Kinte'nin torununun torununun torunu anlatıyordu.

KATLİAMCI ZENCİ

İŞTE onlardan biri bugün ABD başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. Adı, Barack Obama... Daha başkan olmadan dedelerine yapılanları unutup Türkiye'ye suçlamalar yöneltiyor..

Aslında dikkatli bakılsa boyunlarda takılı olduğu halkaların izleri görülecek. ABD'nin etkin güçleri onaylamadıkça , hiç bir siyahı, o koltuğa oturtmaz.

Bundan önce, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapan Colin Powell'ın ''Katliamcı Zenci'' lakabı ve yaptıkları hâlâ dillerde.

ABD, bugün Irak'ta olduğu gibi,1968'de de Vietnam'da boğazına kadar batmıştı. 500 bin askeri, tuzak dolu tropikal ormanların içerisinde, bir görünüp bir kaybolan Vietkong gerillalarıyla çarpışıyor, Vietkong hiçbir yerden tam anlamıyla temizlenemiyor, ABD yönetimi ve özellikle ordu komuta kadrosu giderek sıkışıyordu.Vietkonglu bulamadılar.
 
Onun yerine, insan, hayvan, canlı kimi buldularsa onları yok ettiler. Yaralıları süngülemek, kızların ırzına geçmek, insanların çocuklarını saklamaya çalıştığı barakalara el bombası atmak, 100'den fazla insanı bir hendeğe doldurup taramak gibi caniyane işler yaptılar.
 
Dört saat süren katliamın sonunda 504 insan öldürdüler. Powell, bu katliam tümeninin başında bir yüzbaşıyken hızla yükseldi. Körfez Savaşı sırasında görüp, "Aa, ABD'nin Genelkurmay Başkanı bir siyah mıymış!" diye şaşırdığınız, kişi Bush'un Dışişleri Bakanı bile oldu.

CONDİ'NİN YÜKSELİŞİ

ONDAN Dışişleri'ni devralan da bir Zenci: Condoleezza Rice. Rice, kölelikten gelme siyah bir ailenin çocuğu olarak Birmingham kentinde 14 Kasım 1954'te dünyaya geldi. Arkadaşları arasında "Condi" olarak bilinen Rice'ın annesi Angelena, müzik öğretmeni ve rahip babası John Wesley Rice, Westminster Presbiteryan kilisesinde rahipti. Ailenin kökleri Jamaika'dan geliyor.

''Condoleezza'' adı, İtalyan müzik terimi olan ve müzik aletini "tatlılıkla çalmak" anlamına gelen "con dolcezza'dan" geliyor. Rice henüz 9 yaşındayken, sınıf arkadaşı Denise McNair, 1963 yılında siyahların gittiği Baptist kilisesinde ırkçı beyazlar tarafından yakılarak öldürüldü. Bakan Rice ise ırkını değil, geleceğini garantilemek , için silah ve petrol devlerinin yanında yer aldı. Ve şimdi dünyanın bir numaralı güçlü kadını.

ABD'NİN KİRLİ YÜZÜ...

BİR siyah siyah adam da ABD'de Demokrat Parti'nin başkan adayı olacağı kesinleşen Barack Obama Türkiye'ye ''Fener Rum Patrikhanesi'ne din hürriyeti verilmesini dayatıyor'' ve başkan olduğunda sözde Ermeni iddialarını 'soykırım' olarak tanıyacağını söylüyor...

Obama, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını, "Rumlar'a ait vakıf mülklerinin iade edilmesini'' de şart koşuyor.

Bak şu Kunta Kinte'nin torununun yaptığına. Atalarının nasıl katledildiğini unutan Obama, Türkiye'yi suçlayacağına ABD'nin kirli tarihine bir baksa, orada kendi yüzünden daha karanlık manzaralar görür ve Türkiye'yi suçlamaktan utanır.