BAZEN ''Keşke bütün dizileri kaldırsalar biz de rahata ersek. Resmen dizikolik olduk. Herşeyimizi dizi ve televizyon yönetir oldu'' diyorum,

Hiç birinde Türkiye gerçeklerine satırbaşı bile açılmıyor. Kabak çekirdeği gibi ye ye karnına bir şey inmiyor. Ancak biri var ki Rumeli'nin nasıl elimizden çıktığını bir bir gözler önüne seriyor. Ancak bu diziyi de tarihine ve geçmişine âşık olanlar kaçırmıyor.

BÜYÜKANIT'IN ÖRNEK VERDİĞİ DİZİ

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Makedonya Savunma Bakanı Lazar Elenovski ile yaptığı görüşmede iki ülke açısında önemli bulduğu bir diziden bahsetti. Büyükanıt'ın, Makedonya-Türkiye ilişkilerinin 'güzel yüzünün gösterilmesi açısından önemli' dediği dizi Makedonya'da çekiliyor.

ATV'de yayınlanan 'Elveda Rumeli' dizisi Türk televizyonculuğunda bir ilk aslında. Makedonya'da çekilen dizi, tamamı yurt dışında çekilen ilk Türk yapımı olma özelliğini taşıyor.

Büyükanıt'ın, "Bugün çok sevilerek izlenen bir dizi Makedonya'da çekilmektedir. İlişkilerin gösterilmesi açısından önemlidir" dediği Elveda Rumeli, nasıl arkadan vurulduğumuzu olayın geçtiği topraklarda geçmişe atıf yaparak günümüze taşıyor.

Dizinin kadrosunda birbirinden ünlü oyuncular var. Erdal Özyağcılar, Şebnem Sönmez ve Berrak Tüzünağaç gibi oyuncuların oynadığı Elveda Rumeli, Balkan Savaşları sonrasında, Türkler'in Balkanlar'dan göçünü anlatıyor. Dizi aynı zamanda Osmanlı'nın son dönemine de ayna tutuyor:

Osmanlı'nın son dönemleridir. Balkan topraklarında iç karışıklıklar başlamış; Makedonya'da ayrılıkçıların çıkardığı huzursuzluk gittikçe artmakta ve yakın gelecekte patlak verecek büyük olayların sinyallerini de vermektedir. Bir yandan da İttihatçılar Abdülhamit'e karşı örgütlenmekte ve Osmanlı yönetimine derinden muhalefet etmektedir. Dünya ve dolayısıyla Makedonya büyük bir hızla değişmektedir.

ABDÜLHAMİT DÜŞMANINA KAPTIRILAN GÖNÜL

TAM 500 yıldır Türk, Arnavut, Makedon birçok farklı etnik grubun bir arada yaşadığı Makedonya'nın Pürşican köyünde de belli başlı gerilimler doğmaya başlamıştır. Bu köyün sütçülüğünü yapan fakir Ramiz ve ailesi ise gelişen olaylardan bihaberdir. Evinin geçimini sütçülük yaparak sağlayan Ramiz, doğup büyüdüğü Rumeli topraklarını, bu topraklarda yıllarca kardeşçe yaşayan insanları birbirinden ayırt etmez ve herkese sevgi ile yaklaşır. Hızla değişen dünya düzeninden uzak bir vaziyette, ineğinin vereceği bir kova süte bağlanan Ramiz'in tek derdi vardır: Birbirinden güzel 5 kızına hayırlı eşler bulup bu sefillikten kurtarmak.

Fakat hiçbir şey Ramiz'in istediği gibi gitmez müthiş bir karışıklık içine girer. Manastır'a yeni atanmış sert bir Osmanlı paşasının son derece zevzek oğlunun görüp beğendiği kızı; İstanbul'dan kaçak olarak Makedonya'ya gelmiş saltanat düşmanı bir ittihatçıya gönlünü kaptırıyor. Herkese sevgi dağıtan, Ramiz'in kızının Abdülhamit'e düşman bir İttihatçı'ya gönül vermesi siyasi bir krizi de eşeler.

Büyükanıt'ın Makedonya-Türkiye ilişkileri açısından çok önemli bulduğu Elveda Rumeli, yaklaşık 140 kişilik bir ekiple çekiliyor ve teknik ekibinin ise neredeyse tamamı Makedonlar'dan oluşuyor.

ADALETE MUHTAÇ TOPRAKLAR

YERİ gelmişken Balkanlar'ın nasıl elimizden kaydığına da bir iki satır başı açmakta yarar var. Osmanlı'nın Balkanlar'a ve Ortadoğu'ya getirdiği nizam, 18. yüzyıldan itibaren aşamalı olarak bozuldu. 20. yüzyılın başlarında da tümüyle ortadan kalktı. Balkan devletleri 19. yüzyılın farklı aşamalarında Osmanlı'dan bağımsız oldular.

Ancak bağımsızlık, Balkan halklarına huzur ve istikrar getirmedi. Aksine, birbirleri ile toprak kavgalarına giriştiler. 1912-13 Balkan Savaşları, Osmanlı'nın bölgeden çekilmesinin, bölgedeki nizamı nasıl yok ettiğini gösteriyordu: Balkan Devletleri 1. Balkan Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün Rumeli topraklarını ele geçirdiler ve böylece Balkanlar'daki Osmanlı varlığına son verdiler. Osmanlı nizamının çökmesiyle birlikte kan ve gözyaşı dönemi başladı.

Balkanlar'ın bu karmaşasının kökeninde ise, bölgedeki Osmanlı sonrası düzenleme yatıyor. Osmanlının çekilmesiyle bölgede çeşitli devletler kuruldu ama huzur gelmedi. Oysa bu devletleri oluşturan halklar, Osmanlı zamanında da vardılar ve aynı bölgelerde yaşıyorlardı. Ama Osmanlı üst bir otorite olarak bu halkları birarada yaşatmıştı. Bir asırdır süren sözkonusu "otorite boşluğu" ise, bölgenin "sahipsiz" kalmasıyla sonuçlandı. Bu otorite boşluğundan en çok zarar gören ise , Osmanlı'nın bölgedeki en önemli mirası olan Müslümanlar oldu: Bosnalı ve Sancaklı Slav Müslümanlar, Arnavutlar, Pomaklar, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan Türkleri, bölgenin en çok "sahipsiz" kalan insanlarıydı. Halen de öyleler.

Osmanlı, ele geçirdiği bölgelere "nizam" götürmeyi ilahi bir görev sayan bir anlayışla yönetiliyordu. Sömürgeciler ise sadece kendi menfaatlerini gözettiler ve düzensizlik meydana getirdiler. Bu topraklar hâlâ Osmanlı adaletine muhtaç.