İslam dini bir bütün olarak hayatın her yönünü içine alır.
Bu nedenle vatan ve devlet anlayışını belirli sınırlar içerisinde değerlendirmiştir.
Örneğin oturduğu eve veya malına saldırıldığı zaman onu korumak ve kendini müdafaa etmek dinimizin bir emridir;
bu yolda ölse şehit olur.
Vatan ise, bütün Müslümanların ortak evidir.
Onu korumak ve muhafaza etmek ise Müslümanların ortak görevidir.
Diğer taraftan,"Vatan sevgisi imandandır.''
(Acluni, Keşfu'l-hafa) anlamındaki zayıf hadis, bize vatanı sevip korumanın önemli olduğunu gösterir.
Peygamber Efendimiz (sav) Medine'ye hicret edince orada bulunan Yahudilerle bir anlaşma imzalamıştır.
Bu anlaşmada geçen önemli maddelerden biri de "ortak vatanları olan Medine'ye bir saldırı olursa beraber savunma yapacakları" konusuydu.
Demek ki vatanımızı korumak için gayri müslimlerle bile anlaşma yapılabilir ve vatan ne pahasına olursa olsun korunması gerekir.
Bir Müslüman dinini, namusunu, canını ve malını vatan ve devletiyle korur.
Vatanına bir Müslüman devlet bile saldırsa, onu korumak dinimizin emridir.
Yerler ve zamanlar içerisinde olan kimseler ve yapılan işlere göre değer kazanır.
Bu açıdan bir İslam devleti olan bu memleketin, bu toprakların ve içinde yaşayanların korunması ve devam etmesi noktasından vatan, bayrak ve devletin varlığını zorunlu kılmaktadır.
Vatan; üzerinde bir milletin yaşamını sürdürdüğü toprak parçasına verilen isimdir. Ancak vatan için sadece toprak parçasıdır demek yetersiz kalır.
Çünkü vatan adeta bir ana kucağı, bir milletin, insanını bağrına basan şefkat dolu kollardır.
Şairin dediği gibi;
''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır''..
Tarih boyunca vatan her zaman kutsal sayılmıştır.
Vatan uğruna birçok savaşlar yapılmış, pek çok kan dökülmüş, bu uğurda birçok can feda edilmiştir.
Bu toprak parçası kolay kazanılmamıştır, bu nedenle de kolayca almak isteyenlere verilecek çok önemli cevap, hatta çok sert karşılık vardır.
İstiklal Şairimiz M. Akif'in dediği gibi;
''Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış.. Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.''
Vatan, bir milletin yuvası olduğu sürece üzerinde o milletin bayrağı dalgalanır.
Dalgalanan her bayrak o vatanın sahibinin kim olduğunu gösterir.
Vatanlarında bağımsızca yaşayan tüm miletlerin sahip olduğu bir bayrak mutlaka vardır.