Selmâ (r.anhâ) Hazreti Fâtıma radıyallahu anhâ’nın son anlarında iken arzu ve isteklerinin yerine getirilmesinde ve onun gaslinde büyük yardımları dokunan, becerikli, maharetli, özel hizmetli bir hanım sahâbî... O, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin halası Safiyye binti Abdülmüttalib’in azâtlısıdır. Efendimizin azâtlısı Ebû Râfî’nin hanımıdır.
Ebû Râfî Mısırlı’dır. Sevgili Peygamberimizin amcası Hz. Abbas (r.a)’ın kölesi idi. Bedir Gazvesinden önce müslüman oldu. Fakat müşriklerin şerrinden çekindiği için İslâm’a girdiğini açıklayamadı. O, bu sebepten Bedir Savaşına katılmadı. Mekke’de İslâm’ı gizli gizli yaşamaya çalıştı.
Ebû Râfî sanatkâr bir ruha sahipti. Yaptığı el işleri ile geçinirdi. Zemzem kuyusunun yanında ağaçtan su tasları oymacılığı yapardı. O, Bedir'de esir alınan efendisi Abbas’ın kurtuluş fidyesini Medine’ye götürdü. Daha sonra sevgili amca Abbas, bu sanatkâr mahâretli ve hizmetli kölesi Ebû Râfî’yi Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz’e bağışladı.
Mekke’de müşriklerin ezâ ve cefasından bunalan Ebû Râfî bunu fırsat bilip Medine’ye hicret etti. Ashâb-ı Suffa arasına katılıp İki Cihan Güneşi Efendimizin özel hizmetlerinde bulunmaya başladı. Onun samimiyeti, candan hizmeti, iş bilirliği, becerikliliği ve mahâreti dikkat çekmekteydi. O gönlü sevgi dolu Rasûlullah âşığı bir hizmet eri idi.
Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz onu, amcası Abbas’ın müslüman olduğu müjdesini alınca azât etti. Ebû Râfî (r.a) ise Efendimizden ayrılmamak için azât olmayı bile istemedi. Köle olarak hizmete devam etmeyi âzat olmaktan daha üstün bildi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Ebû Râfî (r.a)’ın muhabbet ve teslimiyetini görünce yanından ayırmadı. Onur câriyesi Selmâ (r. anhâ) ile evlendirdi.
Karı-koca aşkla Efendimize hizmet etmeye ve annelerimizin özel hizmetlerinde kullanmaya başladılar. Sanki aile efradından bir ferd gibi sayılır hale geldiler. Fahr-i Kâinat (sav) Efendimizin Ebû Râfî ve hanımı Selmâ’ya iltifatları onlar için bir seâdet vesilesidir. Kendilerinin aileden sayılmalarını büyük bir bahtiyarlık olarak gördüler.
Selmâ (r. anhâ) becerikli ve çok hünerli bir hanımdı. Cennet Efendilerinin seyyidi, Hz. Fâtıma (r. anhâ)’nın iki oğlu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a) Efendilerimizin dünyaya teşriflerinde doğumlarında hizmet etmiştir. Aynı şekilde Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimizin oğlu İbrahim'in doğumunda da Mâriye annemize hizmet ederek ebelik yapmıştır. İbrahim’in doğumunu kocası Ebû Râfî ile Efendimize müjdelemiştir.
HZ. FÂTIMA'NIN MANEVİ ANNESİ:
Ümmü Râfî Selmâ (r. anhâ) hizmetleriyle kendisini o derece sevdirmiştir ki; Hz. Fâtıma (r. anhâ) ona anneciğim diye iltifatta bulunmuştur. Rivayetlere göre Hz. Hatice (r. anhâ) annemize de hayatında ve vefatında hizmet etmiştir. Gasil ve tekfininde yardımcı olmuştur.
Hz. Fâtıma (r. anhâ) hastalığının şiddetlenip ağırlaştığını hissedince anneciğim dediği Ümmü Râfî Selmâ (r. anhâ)’yı çağırmıştır. Onunla dertleşip özel görüşmüştür. Yapılması gereken hizmetleri istişare etmiştir. Hz. Fâtıma (r. anhâ) son anlarını yaşarken efendisi Hz. Ali’den çocuklarının dışarı çıkarılmasını istedi. İçeriye anneciğim dediği Ümmü Râfî Selmâ (r. anhâ) ile Esma binti Umeys (r. anhâ)’yı çağırdı.
Onların kendisine gusül abdest aldırıp odadan çıkmalarını bir müddet kendisini yalnız bırakmalarını istedi. Rabbime duâ ve niyazda bulunacağım dedi. Ümmü Râfî Selmâ (r. anhâ) güzelce hizmetini gördü. Yatağını odanın ortasına serdi. Kıbleye doğru Hz. Fâtıma (r. anhâ)’yı yatırdı ve kendileri dışarı çıktı.
Hz. Fâtıma (r. anhâ) yalnız başına Rabbine duâya başladı. Derin bir niyaz halinde iken nâzenîn bedenini odanın içinde bırakarak ruhunu Rabbine teslim eyledi. Ümmü Râfî Selmâ (r. anhâ) hizmet ehli bir hanım olduğu kadar aynı zamanda cihada da katılan bir hanımdı. İki Cihan Güneşi Efendimize hem barışta hem de savaşlarda hizmet etmiştir. Bu maksatla Hayber Savaşına katıldığı rivâyet edilmektedir.
Selmâ (r. anhâ) ömrünü Âlemlerin Efendisi sevgili peygamberimize ve âilesine hizmet ederek tamamladı. Cenâb-ı Hak’tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.