BATI; Türkiye'ye yeni tuzaklar kurmaktan vazgeçmiyor. ASALA bitti, PKK başladı. PKK can çekişirken şimdi yeni belalar için sıraya girdiler. Güneydoğu için hazırlanan çeşitli raporlarda ''bölgenin ajan kaynadığı'' vurgulanır. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ancak basınımızda pek yer almayan bir haber durumun vahametini ortaya seriyor: Batman'daki nevruz etkinliğinde terör örgütü PKK'nın propagandasını yaptıkları gerekçesiyle yakalanan ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan 14 sanıkla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinin satır araları nereye sürüklendiğimizin de belgesi niteliğinde. İddianamede, terör örgütü PKK'nın bölgede insanların dini duygularını ön plana çıkarıp bu yönde propagandalar yaparak yeniden ağırlık kazanmaya çalıştığı belirtildi.

ABD'Lİ AJANLAR

TERÖR örgütünde CIA ajanlarının da çeşitli kisvelerle görev aldığının da altı çiziliyordu. Terör örgütünün dini konularla ilgili propagandasını gerçekleştirmek için ''Kürdistan İslâm Partisi, Kürdistan İmamlar Birliği, Kürdistan Yurtsever İmamlar Birliği ve Kürdistan Yurtsever Din Alimleri Birliği'' gibi organizasyonlarla işbirliği içinde olduğu kaydedilen iddianamede, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığıyla yaptığı, ''Urfa'da ilahiyat fakültesi kurulmalıdır. Urfa Peygamberler diyarıdır, halkı inançlıdır, din doğru öğrenilmelidir. Din nedir, günümüze kadar kaç peygamber gelmiş, nerelere gelmiş, bunlar araştırılmalıdır'' şeklindeki açıklamaların örgüt lehine yayın yapan gazete ve internet sitelerinde yayınlandığına da yer verildi.

KÜRTÇE BİLEN ABD'Lİ AJAN

İDDİANAMEDE, ABD uyruklu Barbara Anne Lakeberg ile sanıklar H.B ve A.T'nin Batman Sanat Sokağı'nda bir görüşme yaptığı belirtildi. Kürtçe bilen Lakeberg'in sanık H.B'ye mesaj göndererek kendisiyle görüşmek istediğini ve bunun üzerine sanıklar H.B ve A.T'nin Lakeberg ile görüştüğü kaydedilen iddianamede, Lakeberg'in sanık H.B'ye kendisinin CIA ile bağlantısı olduğunu söylediği ve Irak'ın kuzeyinde insan haklarına yönelik bir dernek açtığını, böylesi bir derneği Diyarbakır'da da açmak istediğini anlattığı, Lakeberg'in daha sonra sanık H.B'ye bir mektup vererek, ayrıldığı belirtildi.

Şüpheli H.B'nin sözde dini eksenli olarak oluşturduğu grup ile PKK terör örgütünün amaçları doğrultusunda örgütün propagandasının yapıldığı, Atatürk'e hitaben 'deccal' kelimesini kullanarak hakaret edip, başkalarını suç işlemeye teşvik ettiği, konuşmalarıyla halkı din, ırk, din, mezhep ve bölge bakımından ayırır nitelikte konuşmalar yaparak açıkça bir kesimi diğerine kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği, PKK'nın amaçları doğrultusunda örgütün propagandasının yapıldığı vurgulanıyor.

VAKİT GEÇ OLMADAN

BÜTÜN bu yaşananları izlerken "Deli Yürek" filminden birkaç enstanteneyi hatırladım:

Yusuf rolünde oynayan Kenan İmirzalıoğlu, Gaffar Okkan suikastine karıştığına inandığı Kasap Hasan adında birini aramaktadır... Diyarbakır'da askerdeki komutanı (Selçuk Yöntem) Bozo ile karşılaşır...

Aralarında şöyle bir diyalog geçer: "Burası Mezopotamya. İlk kardeş kanı burada aktı. Kabil, Habil'i burada öldürdü. 100 milyar dolarlık eroin, esrar rantından faydalanmak, uranyuma el koymak için burada gizli servisler fink atıyor. Biz nice Dakotalı imam gördük buralarda."

Bunun üzerine Yusuf, komutanı Bozo'ya soruyor: "Dakotalı imam mı?" diye...

Komutanın cevabı net:"Yıllar önce gelip yerleşiyorlar bu bölgeye. Biz burada PKK'ya yardım eden, boynunda haç taşıyan çok Dakotalı imam gördük. Bunlar da ABD derin devletinin yetiştirdiği kozmik bilgilerle donatılmış askerlerden sadece biri. Bunların yüzü bizim Kürtler'in yüzüne çok benzer. Anadili gibi Kürtçe konuşurlar. Lehçe farklılıklarını kullanacak kadar iyidirler. Onun için dün savaştığımız Abdullah'tı, bugün Hizbullah. Abdullah'la işleri bitince paketleyip bize teslim ettiler, şimdi Hizbullah'ı başımıza bela ediyorlar."

Filmde eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'ten Gaffar Okkan'a dek birçok suikastın arkasında bu yabancı güçlerin olduğunun altı çiziliyordu.

Eşref Bitlis'in "Türkiye'ye rağmen Kürt devleti kurulamaz" dediği için öldürüldüğü de vurgulanıyordu.

Filmin ilerleyen karelerinde ''Kasap Hasan'' diye aranan kişinin Kuzey Dakotalı David olduğu ortaya çıkıyor. Bu CIA ajanı kişi, aynı zamanda, Hizbullah'ın Diyarbakır Bölge Sorumlusu'dur...Türkiye üzerine oynanan kirli oyunlar ilk defa bir filmde, bu kadar net olarak ortaya konulmuştu...

Bu ülkede bölücülere ''Bravo'' demek, askere-polise ise hakaret ve her türlü iftira serbest. Hele, asker düşmanlığı tescilli malûm basının son günlerdeki herzeleri... Türkiye'nin göz bebeği kurumlar alenen ve alçakça yıpratılıyor. Ülke o hale geldi ki Türkiye'yi ne kadar karalarsan, Dakotalı imamlarla işbirliği yaparsan, değerin o kadar artar. Hatta ödüller alırsın.

Vakit geç olmadan ''Vakit ve nakit olarak beyinler yıkanırken'' uyan Türkiyem...