Suriye de yaşanan halk ayaklanmalarıyla başlayan kaos
Zamanla farklı güçlerin vekalet savaşına dönüştü
Ülkeyi adeta harabeye çevirdi.
Peki, Esad rejiminin sona ermesi bir zafer mi, yoksa yenilgi mi olacak?
***
Bağımsızlık sonrası tek parti yönetimiyle şekillenen Suriye,
61 yıllık süredir Esad ailesinin otoritesi altında kaldı.
Beşar Esad, 2000 yılında babası Hafız Esad’ın ölümünün ardından iktidara geldi.
Ancak 2011’de Arap Baharı’nın etkisiyle halk ayaklanmaları başladığında,
Esad’ın çözümü demokrasi veya reformlarda değil,
Silahlı baskıda araması,
Suriye’yi bir iç savaş bataklığına sürükledi.
Bu süreçte yüz binlerce sivil hayatını kaybederken,
Milyonlarca insan evini terk ederek mülteci oldu.
***
Ülkenin altyapısı tamamen çökerken,
Rejim güçlerinin kimyasal silah kullanımı,
Sivilleri hedef alan varil bombaları ve
Kuşatma altındaki bölgelere gıda girişinin engellenmesi,
Esad rejimini uluslararası hukukta bir savaş suçlusu konumuna taşıdı.
Bu tablodan olaya bakarsak,
Esad rejiminin sona ermesi
İnsanlık adına bir zaferdir ancak
Yıllarca zulüm gören Suriyeliler için bu,
Özgürlük kapısının aralanması anlamında iken
Bir diğer tablodan olaya baktığımızda
Esad rejiminin aniden yıkılması siyasi bir boşluğa neden olacağı için,
Bölge, zaten pek çok gücün vekalet savaşına sahne olmuş durumda.
Rusya, İran, ABD ve Türkiye gibi ülkelerin varlığını göstermesi,
Suriye’nin geleceğini oldukça karmaşık hale getiriyor.
***
Olaya daha derinden bakacak olursak eğer
Esad rejimi sonrası bir geçiş sürecinde bu ülkelerin çıkar çatışmaları,
Suriye’de büyük bir kaosa neden olabilir
Libya ve Irak gibi ülkeleri misal olarak verirsek eğer
Otorite boşluğu çoğu zaman terör örgütlerinin güçlenmesine
İç çatışmaların artmasına neden olmuştur.
Esad rejiminin yıkılması bir zafer olarak görünse de
Bu zaferin kalıcı bir barış ve istikrar hale getirilmesi,
Tüm tarafların iş birliğine bağlı olacaktır.
***
Türkiye açısından ise;
4 milyondan fazla Suriyeli mülteciye kapılarını açan Türkiye,
Hem ekonomik hem de sosyal anlamda büyük bir yük taşıyor.
Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden
PKK/YPG terör örgütlerinin bölgedeki faaliyetleri de bu krizin bir sonucu
Bildiğiniz üzere;
Türkiye, her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmuş
Esad rejimine karşı halkın yanında yer almıştır.
Baas rejiminin sona ermesi,
Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması ve
Mültecilerin güvenli bir şekilde,
Ülkelerine dönüşü açısından önemli bir adım …
Ancak bu sürecin doğru yönetilmesi,
Türkiye’nin bölgesel ve küresel güçlerle olan diplomatik ilişkilerine bağlı.
***
Sonuç olarak;
Esad rejiminin bitişi,
Suriye halkı için bir zafer gibi görünsede,
Gerçek zafer ancak barış ve istikrarın sağlanmasıyla mümkün olacaktır.
Suriye, yıkılmış şehirleri ve parçalanmış
Toplumsal dokusuyla yeniden inşa edilmek zorunda.
Rejimin sona ermesi,
Yıllardır devam eden zulmün hesabının sorulması ve
Suriye halkının özgürlük ve adalet taleplerinin karşılanması için
Aslında bir bir fırsat
Ancak bu fırsatın, kaosa dönüşmemesi için
Dikkatli ve kararlı adımlar atılmalıdır.
Baas rejiminin bitişi, sadece bir dönemin sonu değil,
Suriye’nin yeniden doğuşunun başlangıcı olmalı…