Hz.Abdurrahman Gazi (r.a.), Hz. Ebu Bekir'in oğludur. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kayınbiraderi ve Hz. Aişe'nin ana baba bir kardeşidir.
Hz. Ebu Bekir'in tüm ailesi İslamiyet'i seçtikleri halde Abdurrahman, uzun süre Müslüman olmamıştır.
İlk yılları, Mekke müşrikleri arasında geçti.
Bedir ve Uhud Savaşlarına müşriklerin safında katıldı.
Her iki savaşta da, kendisi ile çarpışacak birini isterken, babası Hz. Ebu Bekir, hemen atıldı,
ancak Peygamber Efendimiz, her iki seferde de buna izin vermedi.
Cesareti ve ok atmadaki maharetiyle ünlüydü.
Hz.Abdurrahman Gazi'nin, babası Hz. Ebu Bekir'e tam bir saygısı vardı; onun aklına ve ahlakının sağlamlığına tam olarak güveniyordu.
Fakat kendi inancına bağlılığından babasının Müslümanlığı, onu da Müslüman etmeye yetmedi. Dolayısıyla o, inancının bir gereği olarak, Kureyş'in ilahlarını savunmaya ve onların bayrakları altında, ölümden hiç korkmayan Müslümanlara karşı savaşmaya devam etti.
Fakat böyle karakteri güçlü bir kimseye hakikat eninde sonunda aydınlanacaktı.
Çünkü bu tip insanlar, dürüstlük ve samimiyetlerinin nuru sayesinde bir gün mutlaka doğruya ulaşırlar, hidayet ve hayır üzerinde birleşirlerdi.
Onun imanı taklidi değil, tahkikiydi.
Nihayet o da, etrafındaki varlık ve eşyadan münezzeh, bir olan Allah'ın varlığını hissetti.
Hidayet nasip oldu.
Hak dine girmek üzere derhal Resulullah'a gitti. Oğlunun Resulullah'a biat ettiğini gören Hz.Ebu Bekir, çok sevindi.
Hz. Abdurrahman Gazi, küfründe de mertti;
şimdi de mertçe, yiğitçe Müslüman oluyordu.
Ne herhangi bir şeye tamah etmişti, ne de herhangi bir şeyden korkuyordu..
Bu iman, Allah'ın hidayet ve tevfikinin ona bahşettiği gerçek ve dürüst bir inançtı.
Hz.PEYGAMBER'İN SANCAKTARI:
Abdurrahman Gazi, Mekke'nin fethinden önce Müslüman oldu.
Hayber Gazvesi'ne katıldı, Peygamber Efendimiz'in sancaktarı oldu ve Veda Haccı'nda da bulundu. Peygamber Efendimiz kendisini, kardeşi Hz. Aişe'ye umre yaptırmakla görevlendirdi.
Hastalığı sırasında Peygamber Efendimiz'in yanından ayrılmayarak hizmetinde bulundu.
İslam'a girince Hz.Abdurrahman'ın güzel özellikleri, daha bir gelişti, daha bir parladı.
İnancına olan bağlılığı, güvenirliği, cesareti, sözünün eri oluşu, doğru ve hak bildiği şeyi ölümüne savunması, samimiyeti, yiğitliği, sinsilik ve yağcılığa karşı oluşu ve daha nice erdemleri...
Babası Hz. Ebu Bekir'in halifeliği sırasında meydana gelen savaşlara katıldı.
Halid bin Velid'in kumandası altında gerçekleştirilen ve irtidad olayları üzerine harekete geçen orduda yer aldı.
Yemame Savaşı'nda büyük kahramanlık gösterdi. Ok atmadaki mahareti ve cesaretini burada da göstererek büyük fayda sağladı.
Hz.Abdurrahman Gazi, Hz. Ömer'in halifeliği zamanında da fetih ve savaşlara katıldı.
Hz. Ömer'in halifeliğinde, önce İran fethedildi. Abdurrahman Gazi, Bizans'la yapılan Yermuk Savaşı'na katıldı, Halid Bin Velid komutasındaki İslam ordusuyla Suriye'nin fethinde bulundu.
Şam ve Antakya'nın fethinden sonra Anadolu, batıdan doğuya doğru Antep,Maraş,Mardin,Urfa,Diyarbakır, Siirt,Bitlis,Adıyaman,Elazığ, Malatya, Erzincan, Erzurum, Van genel sırası içinde İslam nuruna kavuştu.
Erzurum, ilk olarak Halife Hz.Ömer'in komutanlarından İyaz bini Ganem tarafından fethedildi.
Hz.Abdurrahman Gazi de Palandöken eteklerinde savaştı; Palandöken'in eteklerindeki Abdurrahman Gazi Türbesi işte bu hatırayı günümüze taşıyor.
Abdurrahman Gazi, Hz. Ali ve Hz. Aişe taraftarları arasında meydana gelen Cemel Savaşı'nda
Hz. Aişe'nin yanında yer aldı.
Hz. Ali taraftarı ve aynı zamanda kardeşi olan Mısır valisi Hz.Muhammed'in Muaviye bin Hudeyc tarafından öldürülmesine müdahale etmedi.
Fakat Abdurrahman Gazi, Muaviye'nin oğlu Yezid'i veliaht tayin etmesini uygun görmedi.
Yezid halife olduktan sonra da kendisine biat etmeyerek istikamet ve tutumunu değiştirmedi.
İkna edilmesi ve biat etmesini sağlamak için gösterilen gayretler bir netice vermedi.
Sonunda Muaviye, bir adamıyla Abdurrahman Gazi'ye yüz bin dirhem para gönderip gönlünü almak istedi. "Sıddik'ın oğlu" Abdurrahman Gazi, paraları bir tarafa fırlatarak, Muaviye'nin elçisine şöyle çıkıştı:
"Git ona de ki, Abdurrahman dünyası için dinini satmıyor."
Abdurrahman Gazi, Mekke yakınlarında bulunan Hubşi'de 673 yılında vefat etti.
Vefatından sonra Mekke'ye getirilerek burada defnedildi.
Kaynak; M.Asım Köksal,İslam Tarihi.