Enes bin Malik (r.a) anlatıyor:

Kıtlık yılı gelip çatmıştı. Bir Cuma günü, Resulullah (S.A.V) ayakta hutbe okurken, bir adam mescidin kapısından içeri girip, Resulullah'ın (S.A.V)'in karşısında durdu.

''Ya Resulullah (S.A.V)! Her yeri kuraklık ve kıtlık sardı. Hayvanlarımız ölüyor. Çoluk çocuğumuz aç kaldı. Allah'a dua et de bize yağmur versin!''

Mescidde bulunanların bir kısmı da ayağa kalkarak seslendiler:

"Ya Resulullah (S.A.V)! Ağaçlar kurudu, hayvanlar kırıldı. Bizim için Allah'tan yağmur dile"!

Resulullah (S.A.V) ellerini kaldırdı.

Halk da Onunla birlikte ellerini kaldırdılar.

"Ey Allah'ım! Bize yağmur ver! bize yağmur ver",

diyerek dua etti.Vallahi, o sırada biz, gök yüzünde ne kalın, ne de ince hiçbir bulut görmüyorduk.

Resulullah (S.A.V) dua edince, birden bir rüzgar koptu. Sel dağının arkasından, kalkan şeklinde bir bulut parçası belirdi. Gökyüzünün ortasına gelince yayıldı.

Allah'a yemin ederim ki, bulutlar gök yüzünü kaplamadıkça, Resulullah (S.A.V) ellerini indirmedi.

Yağmur yağmaya başladığını görünce de;

"Ey Allah'ım! Bu yağmuru bardaktan boşanırcasına yağdır ve hakkımızda hayırlı kıl"

diye dua etti.

Toplanan bulutlardan, bardaktan boşanır gibi yağmur yağmaya başladı.

Yağmur damlalarının Resulullah'ın (S.A.V) sakalına doğru süzülüp yuvarlandıklarını gördüm. Üzerimize öyle bir yağmur yağdı ki, neredeyse evlerimize gitmeye yol bulamayacaktık. O gün, ertesi gün, daha ertesi gün, ta öteki cumaya kadar yağmur yağdı, durdu.

Vallahi, yedi gün güneş yüzü görmedik. Medine'nin sel yataklarından ve yollarından ırmaklar aktı durdu.

Cuma günü, Resulullah (S.A.V) hutbesini okuyordu ki, yine mescidin kapısından bir kimse içeri girdi.

Resulullah'ın (s.a.s) karşısında ayakta durdu:

"Ya Resulullah! evler yağmurdan yıkılmaya, hayvanlar sularda boğulmaya başladılar! Allah'a (C.C) dua et de artık şu yağmur dinsin"!

dedi.

Mescid Dekiler de ona destek verdiler. Resulullah, gülümsedi. ellerini kaldırdı;

" Ey Allah'ım! Çevremize yağdır, üzerimize yağdırma"!

diye dua etti.

Dua ederken de, eliyle gökyüzünün neresindeki bulutlara işaret ettiyse orası açılıyordu.

Medine'nin üstü açık bir meydan gibi oldu. Derken, Medine'nin üzeri tamamen açıldı. Medine'ye baktım, taç giymiş gibi parlıyordu.

Diğer bir olayda; Hudeybiye'de çekilen susuzluğa bulunan çözüm;

Cabir bin Abdullah (r.a) anlatıyor:

Hudeybiye günü halk susuz kalmıştı.

Resulullah (S.A.V), önünde bulunan su ibriğinden abdest aldığı sırada, insanlar su istemek üzere ona doğru geldiler:

"Size ne oldu"?

Mahvolduk ya Resulullah!

Ben sizin aranızdayken, siz mah olmayacaksınız!

Ya Resulullah! Yanımızda senin ibriğindekinden başka ne abdest alacağımız, ne de içeceğimiz su var.

Bunun üzerine Resulullah (S.A.V), elini ibriğin üzerine koydu.

"Alınız", Bismillah! buyurdu".

Kaynaklardan kaynar gibi, parmaklarının arasından su akmaya başladı.

Müslümanlar ondan hem içiyor, hem de abdest aldılar.

Sonra kaplarını getirdiler ve ağızlarına kadar doldurdular. Resulullah gülümsedi:

"Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve benim de O'nun peygamberi olduğuma şehadet ederim", buyurdu.

Cabir  (R.A);

''O gün kaç kişiydiniz?

diye soruldu.''

Cabir (r.a);

Eğer yüz bin kişi de olsaydık, bize yetecek.1500 kişiydik.

cevabını verdi.

***

Su İsrafından Kaçınmalıyız:

Dünyada en büyük nüfusa sahip olan İstanbulumuzda su harcarken çok dikkatli olunmalı. Özellikle caddelerde, balkonlarda halı yıkayan hanımları görüyoruz.

Halılarını kuru temizlemeye vermek, su akıtmaktan daha ucuz. İnşallah yaşayan canlılar hürmetine umduğumuz yağmurlar yağar...Hep birlikte dua edelim...