Büyük velilerden olan Şeyh Sevündük Hazretleri, Kovacı Dede denmekle de meşhurdur.

Büyük cezbe sahibi, harikulade hal ve kerametleriyle ünlü büyük bir zattır. Anlatıldığına göre, bir gün Şeyhülislam Hamideddin b.Efdalüddin Hazretleri ve doğruluk timsali ünlü İstanbul Kadısı Kirmasti Hazretleri ve Kovacı Dede Hazretleri, bir toplantıda dini konular üzerinde sohbet ediyorlardı.

Yerinden doğrularak, sözüne kuvvet ve sesine özel bir eda vererek konuşan Kadı Kirmasti Hazretleri;

“Zamanın mutasavvıf geçinenleri ve Allah’ın kulluğunu kendilerine şeref ve mutluluk bilen birçok tasavvuf adamları, şer-i şerif ve Peygamber Efendimiz’in izlediği Hakk yoldan gitmeyip, zikir sırasında raksederler” diyerek, şikayette bulunmuş.

Mevlana Efdalzade; “Onların başkanı bu zattır demiş.

Eğer onu yola getirirseniz, diğerlerini de zah≠metsizce yola getirebilirsiniz” diyerek, Kovacı Dede Hazretleri’ni gösterdi.

Bu toplantıdan birkaç gün sonra, Kadı Kirmasti Hazretleri, evinde ye≠mekli bir davet düzenleyerek Kovacı Dede Hazretleri’ni müridleriyle birlikte çağırdı.

Usul ve kaidesine göre, Kirmasti Hazretleri’nin isteği ile sükunet ve vekar ile zikrullaha başladılar.

Bu sırada Kovacı Dede Hazretleri, Kirmasti Hazretleri’nin kulağına, yüksek bir sesle bir bağırış bağırdı ki, neye uğradığını ve ne olduğunu anlamadan, iradesini yitirerek ayağa fırladı. Başından sarığı, sırtından hırkası yere düştü.

Heybetli ve kamil bir insan olan Kovacı Dede’nin, İsrafil surunu andıran sesi, Kirmasti Hazretleri’nin başında kıyametler kopardı, aklını, iradesini, sabır ve kararını darmadağın etti. Gece yarısına kadar ızdırap ve sersemliği gitmedi.

Gece yarısından sonra içine bir ateş düştü. İçindeki neşe ve şevk denizinin dalgaları sakinleşince, Kovacı Dede Hazretleri, Kadı Kirmasti Hazretleri’ne; “Sofiye taifesini hal ve vecd kaplayıp, kendi iradeleri dışında sema ve devran eylediklerini ikrar edip dururken, şimdi niçin aynı şeyi siz yaptınız da rahatsızlandınız” diyerek, ona sitemlerde bulundu.

Kirmasti Hazretleri, artık hakikati anlamış olduğundan, Kovacı Dede Hazretleri’ne intisap edip, tasavvuf yoluna girdi ve Kovacı Dede Hazretleri’nin talebeleri arasında yer aldı.

Kovacı Dede Hazretleri, İstanbul’da vefat etti. Sultanselim civarındaki zaviyesine defnedildi.