Peygamberimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî, ayrılık acısına tahammül edemez olmuş, Peygamberimizin (s.a.v) vefatından sonra bir daha ezan okumamıştır.Resûlullah (sav)'e olan muhabbetiyle her gün yanıp, tütüyor gözyaşı döküyordu.
Sonra da Medine'de kalmaya tahammül edemediği için Şam'a hicret kararı verdi. Hz.Ebû Bekir, kalmasını arzu edince; ''Yâ Ebâ Bekir sen beni âzad etmemiş miydin, eğer kendin için âzad etmişsen kalayım, Allah için âzad etmişsen müsaade et gideyim'' dedi.
Hz. Ebû Bekir, istediğin yere gidebilirsin diyerek, müsâade etti. Böylece Şam'a gidip orada yerleşti. Hz. Ebû Bekir devrinde orada yapılan savaşlara katılıp cihad etti. Hz. Ebû Bekir'in vefâtından sonra da Şam'da kalıp, Hz Ömer'in Şam taraflarında yaptığı savaşlara katıldı. Hicretin onaltıncı senesinde, Hz. Ömer ordusuyla Şam'a gelmişti Bilâl-i Habeşî de orduya katılıp Kudüs'e gitmişti.
Burada Hz. Ömer, Peygamberimizin vefâtından beri ezan okumayan Bilâl-i Habeşî'ye ezan okumasını rica etmişti. Hz. Ömer'in ısrarına dayanamayıp ezan okumaya başlamıştı.
ASHABIN GÖZYAŞI:
O ezan okumaya başlar başlamaz, Hz. Ömer ve orada bulunan Ashâb-ı kirâm, Peygamberimizin (sav) zamanını hatırladılar. Hepsi kendinden geçmiş, gözyaşı döküp ağlamışlardır.
Bilâl-i Habeşî Şam'da bir müddet kaldıktan sonra bir gece rüyasında Peygamber efendimizi görmüştü. Peygamberimiz; ''Beni ziyâret etmeyecek misin Yâ Bilâl'' buyurmuştur. Bunun üzerine hemen Medine yoluna düştü. Medine-i münevvere'ye; gelince doğruca Peygamberimizin kabr-i şerîfine gidip, Ravda-i mutahharaya yüzünü, gözünü sürerek ziyâret etti.
Resûlullah ile geçirdiği günleri hatırlayıp, hasret ve muhabbet gözyaşları dökerek uzun müddet ağladı. Bu sırada Peygamber efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin o'nu görüp boynuna sarılmışlardı.
Bilâl-i Habeşî'nin Medine'ye bu gelişinde Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin bir ezan okuması için çok israr etmişlerdi. Bilâl-i Habeşî bu israra dayanamayarak, bir gün sabah namazı vaktinde ezan okumaya başlamıştı.
Peygamberimizin mescidinden Bilâl-i Habeşî'nin sesiyle yükselen ezanı duyan Ashâb-ı kirâm, yerlerinden fırlayıp, kadın, erkek, çoluk, çocuk hep sokaklara dökülmüşlerdi. Hepsi Resûlullah ile yaşadıkları sa'âdetli günleri, Bilâl-i Habeşî'nin okuduğu ezan sedalarıyla hatırlayıp ağlaşmışlardı. Fakat Bilâl-i Habeşî ezanda ''Eşhedü enne Muhammeden resûlullah'' derken, Peygamber efendimizin mübârek ismi geçince, hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Ezanı tamamlamak için kendini zorladı, gene gözyaşlarını tutamadı.Böylece ağlaya ağlaya ezanı bitirdi. O gün Eshâb-ı kirâm sanki Resûlullah'ın bulunduğu günlerden bir gün yaşadı.
Peygamberimize olan hasretleri ve derin muhabbetleriyle ağlaşarak, o günleri yâd ettiler.Bu ezan Bilâl-i Habeşî'nin okuduğu son ezan oldu. Birkaç gün Medine'de kaldıktan sonra Şam'a döndü. Fakat yolda çok hastalanıp evine güçlükle varabildi. Bu hastalıkla ömrünün son günlerini geçirdi ve Şamda vefât etti.