Hz. Peygamber sav üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan mutlaka helallık almalarını öğütlemiştir.
Hesap gününde haksızlık yapan kişinin salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, verilecek salih amel bulunmazsa
o zaman da mazlumun günahlarının zalime yükleneceğini buyurmuştur. (Buhari).
Allah'ın, kul hakkını bağışlaması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlamıştır. Buna göre gasp, hırsızlık vb. yollardan elde edilen haram para,
veya mal, sahibi biliniyor ise, kendisine yahut mirasçılarına, bilinmiyor ise, fakirlere veya hayır kurumlarına onun namına sadaka olarak verilmelidir.
Ayrıca Allah'tan af ve mağfiret dilenmelidir. Gıybet, iftira gibi hak ihlallerinde en doğrusu hak sahibine durumu anlatıp helalleşmek sede
her zaman bu şartı yerine getirmek mümkün olmadığından kendi adına tövbe edip hak sahibi namına da istiğfar, dua etmek ya da hayır yaparak
sevabını ona bağışlamak, bu tür hak ihlallerine kefaret olur.
Ne yazıktır ki, insanoğlu bilerek ve de Allah'tan korkmadan bu gibi haksızlıkları yapıyor ve onu kar zannediyor. Ancak cezasını er veya geç mutlaka
çekiyor. Bu gibi kazançları gönlümüz istese de Allah nasip etmesin.
AYET; Hiç kuşku yok ki Allah onların saklı tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. O, büyüklük taslayanları sevmez. (Nahl; 16/ 23)
HADİS; Allah'ım! Doğu ile batının arasına koyduğun uzun mesafe gibi, benimle günahlarım arasına öylesi uzun mesafe koy.(Müslim)