Mısırda bir emir varmış. Ecel vakti yaklaşmış. Parlak yanağındaki güzellik gitmiş, gurub zamanı sararan güneş gibi solmuş. 

Mısırdaki akıllı ve bilgili kişiler, ecele ilaç ve ölüme çare olmadığını bildikleri için; Ah yazık! Emirimiz ölecek, diye dövünüp duruyorlarmış.

Her taht ve saltanat zeval bulur. Zeval bulmayacak bir tek saltanat vardır. O da, Haktealanın saltanatıdır.

Ömür gününün geceye döndüğünü, artıkson demlerini yaşadığını anlayan emir,adetafısıltıhalindeşöyle diyormuş:

'' Mısır'da benim gibi aziz yoktu. Fakat neye yarar? Netice bir hiçten ibaret. Ne yazıkki meyvesiniyiyemedim; bunlardan bir fayda sağlıyamadım. Şimdi hepsini arkamda bırakıyor, sanki bütün bunlar, yığar ama yer ve yedirirler''.

Hayır işle hayra çalış ki, adın sen öldükten sonra kalsın. 

Asıl kalması gereken budur. Hayırdan ve iyi addan başka geri kalan maddi şeylerin ah yazık diye hadretini ve zayi olma korkusunu çekersin.

Varlıklı adam, hayatını ölüm yatağında bir elini uzatır, öbür elini çeker. Bunun manası nedir? Bu şu demektir ki, ölüm halinda yatan kimse konuşmaya gücü yetmediğinden düşüncesini eliyle anlatarak, Bir eliniihsan ve lutufla uzat, öbür elini de zulüm, tamah ve ihtirastan çek, demek ister.

Bugün senin için mümkün iken iyilik yap. Yarın kefeni yırtıp elini uzatamazsın..