86 yıl sonra tekrar Ayasofya Camii nin ibadete açılması hususunda aklı başında olan müslümanlar göz yaşlarıyla kutladı. Egemen bir ülke olarak devletimizin bu onurlu görevini takdir etmemek mecnunluktur. Bin yıllık geçmişimizle birlikte Osmanlı İmparatorluğunun himayesinde kaldıktan sonra güç devletler tarafından istenmeyerek de olsa topraklarımız parça parça bölündü.
Bir asır sonra tekrar eski gücüne kuvvetine kavuşan Türk milleti elbette sahip olduğu toprakları muhafaza etmek durumundadır. Biz hep bunu savunduk. Şam bizim, Bağdat bizim, Kahire bizim, Balkanlar bizim ve bizim topraklarımızdır. Atalarımızın emanetlerini tekrar bir araya getirmek yegane görevimiz olmalıdır. Bir de Osmanlı Sultanlarının vakıfları vardır. Örneğin Vakıf Guraba hastanesini vakfeden Valide Sultan ın Vakıf Guraba hastanesi hakkında ki vakfiyeyi bi zahmet açsın bi okusun. Ceddimiz Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin Ayasofya Camii Şerifi hakkında yazdığı vakfiyeyi sayın Diyanet İşleri Başkanımız Cuma hutbesinde arz ettiği için hemen Atatürk düşmanlığı yapıyor diye velveleye başladılar. Bu vakfiye şudur. Fatih Sultan Mehmet Han göz bebeği olan bu muhteşem mağbedi kıyamete kadar camiiiinin olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bırakmıştır. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı ise yakar. Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyenler lanete uğrar. Anlaşılmayan bir şey var burada bu vakfiyede başkalarını incitecek hangi söz var.
Hayatında camii yolu tanımayan ezandan şikayetçi olan Ramazandan nefsini mahrum eden kişiler sokak ağzıyla efendim Ayasofya camiisi dünya devletleri kültürüymüş, camii olmamalıymış, müze olarak devam etmeliymiş. Be hey gafiller! Biz egemen bir milletiz biz kimseden emir almayız bu topraklar bizim olduğuna göre istediğimiz her şeyi yapma hürriyetimiz ve gücümüz vardır. Özellikle Türkiye içerisinde yaşayan ama ne olduğunu kendi bile bilmeyen ağızlar bir kültüre sahipmiş gibi Ayasofya camii hakkında kahve kahve gezip dedikodu yapıyor.
Iraklıların meşhur bir sözü vardır:
Zaharel vavi
Yamyan belli oldu. Ayasofya camiinin ibadete açılmasında müslümanlığı kimseye kaptırmak istemeyen zevatı muhteremler davet edildikleri halde cuma namazına Ayasofyaya gelmemişlerdir. Böylece kendilerini ele vermiş oldular. Bütün küfür birleşse bir araya gelse Allah irade etmediği müddetçe müslümanlara zarar veremeyecektir. Diyanet İşleri Başkanına yapılan itham bizleri derinden üzmüştür. Daha önceden de söylediğim gibi Ali ERBAŞ hafız kurra müfessir ve tüm islami bilgilere hakim kendini bilen bir başkandır. Yazıktır ! Onun ruhunu daha fazla incitmeye kimin hakkı olabilir. Sn Ali ERBAŞ sadece Türkiye Cumhuriyetinin Dİyanet İşleri Başkanı değildir, Ortadoğu, Balkanlar ve İslam ümmetinin de şeyhülislamıdır. Bizler Sn. Devlet başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN a ve müslümanları yalnız bırakmayan Türkmen beyi Dr.Devlet Bahçeli ye gösterdiği vatan muhabbetinden, Türk sevgisinden dolayı şükranlarımızı arz ediyoruz. İyi ki başımızdalar, iyi ki beraberler.