Osmanlı şeyhülislamı.

Dürrizade ailesine mensup altıncı ve son şeyhülislamdır. 

İstanbul'da doğdu. 

Rumeli Kazaskeri Dürrizade Mehmed Efendi'nin oğludur. 

Küçük yaşta babasından bazı dini dersler aldıktan sonra Fatih Demirköşe ve Sultan Selim Rüşdiyesi'nde okudu. 

Bu arada özel hocalardan Arapça ve Farsça'sını ilerletti. 

Daha sonra Fatih Medresesi'ne devam ederek Fatih dersiamlarından Eğinli Hoca olarak tanınan İbrahim Hakkı Efendi'den icazet aldı. 

1887 yılında henüz on sekiz yaşında iken Bab-ı Fetva Mektubi Kalemi'nde mülazım oldu; 

1890'da yapılan bir imtihanla İstanbul müderrisliği ruusunu kazandı. 

İbtida-i haric, hareket-i haric, ibtida-i dahil, musıle-i sahn, ibtida-i altmışlı, musıle-i Süleymaniyye, hamise-i Süleymaniyye gibi medrese derecelerini, daha sonra da kaza derecelerini kısa aralıklarla katederek 1896'da bilad-ı hamse, 

1897'de Haremeyn, 1901'de İstanbul payelerini aldı. 

Babasının kazaskerliği sırasında bir ara gayri resmi olarak kazaskerlik kethüdalığında bulunduysa da 1897'de babasının kazaskerlikten istifası üzerine o da Mektubi Kalemi'nden ayrıldı. 

Ankara kadılığına gönderilmek istendi, ancak saraydan gördüğü destekle İstanbul'da kaldı ve 

1901 yılında Meclis-i Tedkika-t-ı Şer'iyye üyeliğine seçildi; bu arada 1902'de Anadolu kazaskerliği payesini aldı.

Abdullah Efendi, II. Meşrutiyet'ten sonra Meclis-i Tedkikat-ı Şer'iyye üyeliğinden ayrılıp bir süre mülki görevlerde bulunduğu için ''bey'' unvanını da kullandı. Merkez Tensik Komisyonu tarafından kendisine önce Galata kadılığı verildiyse de sonradan bu komisyonca 1909'da Anadolu kazaskerliğine tayin edildi; 

iki yıl sonra bu görevden ayrıldığında kendisine mâzuliyet maaşı bağlandı.

1918'de tekrar memuriyete dönen ve Defter-i Hakani Emanat-ı Aliyye dairesinde göreve başlayan Abdullah Beyefendi, 1919'da padişah emriyle Tedkik-i Mesahif ve Müellefat-ı Şer'iyye Meclisi başkanlığına tayin edildi; aynı yıl içinde görevi meşihat makamı müsteşarlığına nakledildi. Anadolu'daki Kuva'yi Milliye hareketine daha anlayışla bakan Salih Hulusi Paşa'nın istifası üzerine sadarete Damad Ferid Paşa getirilince kurulacak kabinede şeyhülislamlık görevi, İttihatçılar'a karşı şiddetli muhalefetiyle tanınan ve siyasetin fiilen içinde yer alan Mustafa Sabri Efendi, yerine 5 Nisan 1920'de Dürrizade Abdullah Beyefendi'ye verildi. 

İşgal altında bulunan İstanbul'da Damad Ferid Paşa kabinesi Anadolu hareketine karşı sert bir tavır takınmış, kabine üyelerinin zaman zaman yaptıkları sert açıklamalara karşılık Abdullah Beyefendi daha temkinli davranmışsa da Damad Ferid hükümetinin Kuva'yi Milliye aleyhine çıkarmış olduğu beş fetvayı 11 Nisan 1920'de imzalaması ile resmen tavrını ortaya koymuştur.

Bunun üzerine Ankara hükümeti, Ankara Müftüsü Rifat Efendi'ye ''Börekçi'' mukabil fetva hazırlatmış ve bu fetvayı çok sayıda müftü, kadı ve müderrisin dışında birinci meclisteki ilmiyeden mebuslar da imzalamıştır. 

Rifat Efendi bu fetvasından dolayı meşihatça 

25 Nisan 1920'de görevinden azledilmiştir.

Abdullah Beyefendi, Sadrazam Damad Ferid Paşa'nın muahede şartlarını görüşmek üzere ikinci defa Paris'e gittiğinde; 

''10 Haziran-14 Temmuz 1920'' sadarete vekalet etti. 

Muahede şartlarını görüşmek için Sultan Vahdeddin'in emriyle 22 Temmuz 1920'de ikinci defa toplanan saltanat şurasına kabine üyesi olarak katıldı. 

31 Temmuz 1920'de Damad Ferid kabinesinin istifasıyla o da 3 ay 25 gün süren şeyhülislamlık görevinden ayrıldı. 

Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra Milli Mücadele'nin kazanılmasıyla 1922 Eylülünde Rodos'a kaçtı, oradan İtalya'ya geçti. 

23 Mart 1923'te hac için Mekke'ye gitti ve 

30 Nisan 1923'te Harem-i şerif'te vefat etti.

Kaynak; T.D.V. İslam ansiklopedisi...