Kabe örtüsünün değişimi ve bakımı ile meşgul olmaları nedeniyle ''İhramcızadeler''diye anılmaktadır.
Dedesi İhramcızade Mehmet Efendi,
Sivas'ta Maarif İdaresi Azalığı ve Mahkeme-i
İstinaf Hukuk Dairesi Azalığı görevlerinde bulunmuştur.
Babası Hüseyin Hüsnü Efendi,
Hafik Bidayet Mahkemesi Başkatipliği yapmıştır.
Annesi Aişe hanım seyyidedir.
Aişe hanım Abdulkadir beyle hacca gitmeye hazırlandıkları sırada tanıdıkları bir paşanın hanımı. Aişe hanım hacca gittiğinde bir çocuk elbisesi yaptır.
Resulullahın kabri şeriflerinin yanına koy,
Allahu Azimuşşana yarabbi bu habibin yüzü suyu hürmetine bana bir erkek evlat ver diye dua et.
İnşaallah Rabbül Alemin sana bir erkek evlat verir''diye tembihte bulunur.
Aişe hanım hacca gittiğinde bir çocuk elbisesi yaptırıp Resulullahın kabri saadetlerinin miftahçısını bulup elbiseyi Resulullahın kabri şerifinin yanına bırakıp,Yarabbi bu habibinin yüzü suyu hürmetine bana bir erkek evladı lütfet diye dua eder ve hac dönüşü bu çocuk elbisesini alıp Sivas'a getirir.
Hac dönüşü bir süre sonra kolağası Abdulkadir beyin vefatı üzerine Aişe hanım Naltbantlarbaşı mahallesinde oturan ve yakın akrabası olan Hüseyin Hüsnü efendi ile evlenir .
1873 tarihinde dünyaya gelen erkek çocuklarına İsmail Hakkı ismi verilir.
Doğumu nüfus cüzdanında 1296 olarak gösterilmişse de kendilerinin de beyan ettiği gibi bir nüfus hatasının olduğu gerekçesiyle yapılan çalışma sonucu temin edilen askerlik teskeresinden anlaşıldığına göre doğum tarihinin Hicri 1289 olduğu tespit edilmiştir.
Resulullahın yanından getirilen çocuk elbisesi kendisine giydirilir.
Annesi oğluna derin bir sevgi ile bağlı ve onun yetişmesine çok itina gösterir.
Babası Hüseyin Hüsnü efendinin adliye başkatibi olarak Zara'ya tayini dolayısıyla çocukluk günlerinin bir kısmı orada geçer ve sübyan mektebini de Zara'da tamamlar.
On yaşında iken Sivas'a geldiklerinde Rüştiye mektebini Sivas da bitirdikten sonra Sivas Çifte Minareli Medresede tahsilini tamamlar.
Annesinin; ''Oğlum mazhariyetin çok büyük sana abdestsiz süt vermedim gönlünü hoş tut,ne ihtiyacın olursa benden iste'' ve;
''İsmail'im Azamsın
Gül yüzlü tazemsin
Dört kitabın hakkı için
Gönlümde gezen sensin''
Dediğini, yine validesinin doğumundan bir gün sonra Resulullahı rüyasında gördüğünü ve Resulullahın;
''Biz İsmail'i kendi hamurumuzdan yoğurduk, ekşitmedik ve sana da hediye ettik''diye müjdelendiğini İsmail Hakkı Toprak hazretleri çok defa söylemiştir.
İcazetini aldıktan sonra o zamanki örf ve adet gereği başına sarık sarmayı düşünerek babasına;
''Efendim medrese icazetimi aldığımdan başıma sarık sarmak istiyorum'' demesi üzerine babası, ''Oğlum İsmail sen sarık ol'', der.
İsmail Hakkı Toprak hazretleri bu arada Kadiri, Rufai, Şazeli, Sadiyi, Bedevi tarikatlarından icazetli Arap Şeyh namı ile maruf Seyyid Abdullah El-Mekki Rufa'i hazretlerine yedi yıl hizmet etmiştir.
Bir gece İsmail Hakkı Toprak Hazretleri,
evdekilere toplanın ve hazırlıklı olun bir misafirimiz gelecek der.
Gece yarısı kapı çalınır ve Mustafa Haki Hazretlerinin mahdumu Bahaeddin Efendi teşrif eder.
Hemen etrafa haber salınır bütün ihvan İsmail hakkı Toprak Hazretlerinin evinde toplanır.
Bahaeddin Efendi ''Gardaşlarım biz buraya bir vazifenin ifası için geldik,durun evvela şu vazifemizi ifa edelim'' dedikten sonra,
''Efendi babam irtihalinden üç gün önce oğlum Bahaeddin bize yolculuk göründü.
Bizden sonra ihvanı kiramı idare etme yetkisi Sivas'taki İhramcızade İsmail Efendiye verildi.
Şu cübbemi, sarığımı tespihimi kendisine teberrüken götür ve vazifenin kendisine verildiğini tebliğ et buyurdular.İşte bende bugün bu vazifeyi tebliğ için geldim'' dediklerinde,
İsmail Hakkı Toprak Hazretleri, Mustafa Taki Hazretlerini kasten,''Canım Hacı Mustafa Efendi yaşça bizden büyük ve tarikatta da bizden eski ve ayrıca da sülük görmemiş olmam hasebi ile bu vazifeyi onun yapması gerekir'' demesi üzerine orada ki ihvanların da, İsmail Efendi bu vazife sana verilmiş, vazifeyi ifadan kaçamazsın'' demeleri ve İsmail Hakkı Hazretlerinin fikrinde ısrar etmesi üzerine yapılan uzun müzakerelerden sonra tasarruf İsmail Hakkı Efendide kalmak suretiyle kabul ettiği takdirde vazifeyi vekaleten yürütmesi için Mustafa Taki Hazretlerinin evine gidilerek,
alınan karar kendisine bildirilir.
Onunda kabulü sonucu bütün ihvanlar gibi İsmail 1934 tarihinde çıkarılan Soyadı Kanunu gereği;
hem mürşidi Mustafa Haki Efendi'nin ismiyle bir bağ olması, ayrıca Çorumlu Piri Mustafa Şirani Hazretlerinin Turabi Mahlası ile yazdığı ilahinin son kıtasında ''Mahlasımız oldu turap, Ahiri Toprak dediler'' işaretinden; ''Biz topraktan olduk yine toprak olacağız bizim soyadımızda TOPRAK olsun'' diyerek bu soyadı almışlardır.
2 Ağustos 1969 Cumartesi günü cenazesine iştirak edenler cadde ve sokaklara sığmaz.
Vefatından önce son sözü ''NAMAZINIZI KILIN'', olmuştur.