1870 senesinde Razgrad'ta doğan Kara Ahmet, 

küçük yaşta güreşe başladı. 

İstanbul'a gelerek döneminin ünlü pehlivanlarından Hergeleci İbrahim'in çırağı olarak yetişti. 

Ustasından yağlı güreşin bütün inceliklerini öğrenerek kuvveti ve yeteneği sayesinde kısa zamanda başpehlivan oldu ve adını duyurdu.

Kara Ahmed, zamanının güreş devleri olan Adalı Halil, Koca Yusuf, Kurtdereli Mehmed pehlivanlar gibi iri yarı olmasa da kendisinden güçlü pehlivanların karşısına çıkmaktan çekinmiyor ve onları yeniyordu. Koca Yusuf'un hazin ölümünün ardından Avrupalı güreş organizatörleri yeni bir Türk güreşçi arayışına girdiler. 

1.80 boyu ve 105 kilo ağırlığıyla dışarıdan pek alımlı görünmese de kazandığı güreşlerle herkesi kendine hayran bırakan Kara Ahmed, dikkatlerini çekince onu 1899 yılında düzenlenen ilk dünya ''grekoromen'' güreş müsabakasına davet ettiler. 

Kara Ahmed, Bu müsabakanın finalinde 138 kiloluk Laurent Le Beaucairois'i mağlup ederek, 

''Dünya Şampiyonu'' unvanını kazanan ilk Türk güreşçi oldu.

 

Paris'te bir Türk, Karamel Ahmed:

Bu başarıdan bir yıl sonra organizatörler, 

Kara Ahmed'in karşısına, daha önce üç kez dünya şampiyonu olmuş ve kendisine meydan okuyan Fransız güreşçi, Paul Pons'u çıkardılar. 

Psikolojik baskı ve sinir savaşı altında geçen ilk üç güreşte Kara Ahmed, rakibi Paul Pons'u alt etmesine rağmen ''çelme attı'' iddiasıyla galip sayılmadığı müsabakalardan bir netice alamadı. 

Paul Pons ise, ''Dünya Şampiyonluğu'' unvanı için Kara Ahmed'e meydan okumaya devam ediyordu. 

12 Ocak 1900'de Kara Ahmed tarafından güreş komitesine gönderilen bir mektup üzerine komite, Türk pehlivanın taşıdığı ''Dünya Şampiyonluğu'' unvanı için Kara Ahmed ile  Pons arasında son defa olarak bir güreş yapılmasına  karar verdi. 

İki saat sürecek müsabakanın şartlarına göre 

Paul Pons, bu dördüncü güreşte de Kara Ahmed'i yenemezse unvan Fransızların ''Karamel'' adını taktıkları Türk pehlivanda kalacaktı.

15 Ocak 1900'de Paris'in ''Folier Berger'' tiyatrosunu akşamdan doldurmaya başlayan seyirciler, yerlerini almışlardı.

Adeta iğne atılsa yere düşmeyecek derecede kalabalık vardı. 

Saat 11.00'da çalınan güreş marşıyla sahne perdeleri kalktı. 

İki pehlivan da ortaya geldiler. Verilen işaret üzerine önce birbirleriyle tokalaştıktan sonra hamleler başladı. 

Paul Pons'un hamle yapacak cesareti yoktu. Güreşçiler başlarını birbirlerinin omuzlarına dayayarak fırsat kollarken bir aralık Pons, 

Kara Ahmed'e hamle etmek istediyse de Kara'nın şiddetli savunması Pons'u eski vaziyetini almağa mecbur etti. 

Kara Ahmed de Pons'u önden çapraza almak istedi. 

Pons, yan başı yaparak kurtuldu. Sonra Pons,  

Kara Ahmed'i önden ve koltuklarının altından çekerek  çifte kaz kanadı yaptı ve uzun kollarını Kara Ahmed'in  yüzünde birleştirdi. 

Artık herkes Kara Ahmed'in sert bir şekilde yere düşeceğini ve o sırada sırtı yere gelerek mağlup olacağını zannederken, Kara Ahmed'in şiddetle silkinmesi üzerine  yere Pons, yüzü koyun düştü. Seyirciler hayret ve şaşkınlık içerisinde bu hamleyi alkışlayarak, ''Brova Kara Ahmed!'' ''Yaşa Türk!'' sesleriyle tiyatro salonunu çın çın inletmeye başladı. Kara Ahmed'in Pons'a yerden kalkmasını söylemesi üzerine  güreş ayakta devam etti. 

Kara Ahmed ne zaman isterse rakibini yere düşürüyor, fakat bir türlü vücudunu çevirmeyi başaramıyordu. 

İki saat süreceği açıklanan güreşin son dakikalarında Pons'un hamlelerini savuşturan Kara Ahmed,bitiş düdüğünün çalmasıyla birlikte galibiyetini ilan etti. Çünkü Pons'un meydan okumasına karşılık, belirlenen şartlara göre bu dördüncü güreşte de 

Kara Ahmed'i yenemezse unvan Türk pehlivanda kalacaktı. 

''Pehlivanlar Pehlivanı, Şampiyonlar Şampiyonu'' olan Kara Ahmed'in galibiyetinin ilan edilmesi üzerine seyirciler; ''Folier Berger'' tiyatrosunu alkışlarla inletmeye başladılar. 

Kadın Erkek herkes sandalyeler üzerine çıkmış şapka, mendil ve bastonlarını sallayarak;  

''Bravo Kara Ahmed!'', ''Yaşa Türk!'' diye bağırıyorlardı. 

Kara Ahmed de nazik reveranslar yaparak halkın sevgi gösterilerine karşılık veriyor ve öpücükler yolluyordu. 

Altın kemerin takıldığı sırada seyirciler tarafından atılan çiçeklerle adeta bir çiçek bahçesine dönüşen sahneden çekilen Kara Ahmed'i tiyatro dışarısında bekleyen seyirciler onun kapı görünmesi üzerine tekrar ortalığı alkış ve ''Yaşa! Bravo'' şeklindeki tezahüratlarla inletmeye başladılar. 

Buna karşılık mağlup olan Paul Pons ise, 

öfkeli ve sinirli bir şekilde Kara Ahmed'in elini bile sıkmadan orayı terk etmişti. 

Pehlivanlar Pehlivanı olan ve unvanını koruyarak İstanbul'a dönen Kara Ahmed, 

Sultan II. Abdülhamid tarafından Osmani Nişanı ile ödüllendirildi ve kendisine maaş bağlandı. 

Kaynak;

İkdam Gazetesi.