Selahaddin Eyyubi, 17 Rebiül-Ahir 583, 

26 Haziran 1187 günü Cuma namazından sonra tekbir ve tevhid sadaları ile cihada çıkmıştı. Selahaddin Eyyubi, Allah yolunda cihaddan zevk aldığı kadar hiçbir şeyden zevk almazdı. 

Son derece gayretli ve yorulmak bilmez bir çalışma azmine sahipti. 

O'nu görenler hep kederli mahzun ve son derece üzüntülü bir halde olduğunu ve hiç doğru dürüst yemek yemediğini, pek gülümsemediğini söylerlerdi.

O'na bu halinin nedenini soran birisine şöyle demişti; ''Kudüs şehri ve Mescid'i Aksa haçlıların işgali altında olduğu müddetçe ben nasıl olur da gülebilirim. 

Nasıl olurda sevinebilirim..., 

ve nasıl olurda istediğim gibi rahatça yemek yiyebilirim... 

Hele hele gözüme nasıl uyku girebilir''

Kadı Şehauddin ibn. Şeddad, Selahaddin Eyyubinin sırdaşıydı. 

O Selahaddin Eyyubiyi şöyle anlatırdı;

''Selahaddin, Kudüs hakkında öyle gamlıydı ki, 

O'nun bu gam ve kederini dağlar kaldıramazdı. 

O çocuğunu kaybetmiş bir ana gibi şaşırmış kalmıştı. Atını bir yerden bir yere koşturup Müslümanları Kudüs'ü kurtarmak için cihada davet ediyordu. 

İnsan toplulukları arasına dalıp 

''Ey Müslümanlar! İslam için! İslam için!'' 

Diye bağırıyordu. Gözlerinden daima hüzünlü yaşlar dökülüyor ve kuruduğu görülmüyordu. Hele Akka'ya baktığı zaman kendine bir türlü hakim olamıyor ve halkına yapılan işkence ve zulümleri hatırlamak istemiyordu. 

Bir türlü boğazına lokma girmiyordu. 

Durmadan ilaç içip durduğu halde yemek yemiyordu. Hatta doktorlarından biri ta Cuma gününden Pazar gününe kadar sadece bir günde bir ki lokmalık bir şeyler yediğini söylemişti. 

O'nun bu hali Kudüs'ün işgal altında olmasına üzüldüğü içindi.''

Selahaddin Eyyubi, Hittin'de Haçlılarla karşı karşıya gelerek büyük çarpışmaya girmişti. 

İki ordu arasında şiddetli bir savaş meydana geldi. Selahaddin'in ustaca manevralarıyla ve süvarilerini iyice kullanmasıyla haçlı ordusunu hittin'de darmadağın etti. 

Askerlerin çoğu tamamen yok edildi. 

On yıllardır Kudüs'te Müslüman kanı emen haçlılar artık ele düşmüşlerdi. 

Kudüs kralının çadırı önünde bulunan ''kutsal haç'' Müslümanların eline geçmişti. 

Müslüman askerlerle kahraman hamlelerle Hıttin tepesini ele geçirerek Kudüs kralı Guy de Lusingnan ve Kerek prinkespi Renaud esir alınmışlardı.

Başta bu iki kral ve Prinkesp Selahattin Eyyubinin huzuruna getirilir. 

Selahattin Eyyubi,Kudüs kralını saygı ve hürmetle karşılayıp yanına oturtur. 

Kralın son derece bitkin ve susuz olduğunu gören Selahattin Eyyubi, hemen ona soğuk ayran dolusu bir sürahiyi uzatır. 

Bir kısmını içip gerisini Renaud'a vermek ister, 

ancak İslama ve Hz. Peygamber'e küfür ve hakaretlerde bulunan bu şahsın su içmesine izin verilmez. 

Selahaddin Eyyubi, bu kafiri kendi eliyle öldürmeye yemin etmişti. 

Onu iyice ta'zir ettikten sonra İslam'a davet eder. İslam'ı kabul ettiği takdirde affedeceğini bildirir. 

Fakat bunu kabul etmeyince idam edilir.

Selahaddin Eyyubi, bölgede birçok kale ve şehri Haçlıların elinden kurtarır. 

Bu sayısız başarılardan sonra, haçlılar tamamen Filistin'den çıkartmak ve Ömer İbn el-Hattab'a halef olmak için Kudüs'ün yolunu tutar.

Selahaddin Eyyubi, 20 Eylül 1187'de Kudüs'ü kuşatır. Ancak haçlılar şehri 60 bin kişilik bir kuvvet müdafaa ettiklerinden dolayı cesaretlenip teslime yanaşmadılar. 

Nihayet doksan sene evvel Kudüs'e ve Beytü'l-Makdis'e giren haçlılar, 27 Receb Cuma günü hem de Allah'ın bir hikmetiyle miraç gecesinde şehri teslim etmek zorunda kaldılar. 

Selahaddin Eyyubi, Kudüs'e bir fatih olarak girmiş ve bu kutsal şehrin hürriyete kavuşmasını sağlamıştı. Cuma namazını büyük bir heyecanla Kudüs'te kılan Eyyubi, Haçlıların elinde kalan diğer şehirleri de kurtarmak için cihada devam etti. 

Selahaddin Eyyubi, 22 Şubat 1193 Çarşamba günü hakkın rahmetine kavuşur.

Kabri şerifi, Şamda Emevi Camii avlusundadır.

***

Müslümanlar, bugünlerde tekrar İsrailin baskısı altında Mescidi Aksaya giremiyor ve işkence altında şehadete yürürlerken keşke diyorum,

şu dolar zengi Arap ülkeleri de biraz gayret gösterebilseydiler.

Katar'a amborgo koyan başta Suudi Arabistan ve diğer emirliklerin nedense gıkı çıkmıyor...

***

Ey millet, uyan! Cehline kurban gidiyorsun! 

İslam'ı da "batsın!" diye tutmuş yediyorsun! Allah'tan utan! Bari bırak dini elinden.. 

Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen! 

Lakin, ne demek bizleri Allah ile iskat.. 

Allah'tan utanmak da olur, ilim ile..Heyhat!

M.Akif Ersoy..