De ki; Bana vahyolundu ki; Şüphesiz ki mescitler Allah içindir. O nedenle Allah ile birlikte herhangi kimseye yalvarmayın.’’ Burada Rabbimiz, insanlar tevhit ilkesinden sapmasınlar diye mescitlerde nasıl şirke bulaşabileceklerine işaret etmekte ve herkesi bu davranıştan men etmektedir.

Sözcük burada sadece Müslüman cami ve mescitlerini değil, Hıristiyan kiliseleri ve Yahudi havraları da dâhil, Allah’a ibadet edilen tüm ibadet yerlerini, Allah’ı tanıtan tüm eğitim, öğretim kurumlarını kapsamaktadır.

Çünkü Rabbimiz hiçbir yerde şirk koşulmasını, yapılan eğitim, öğretim ve diğer kulluk görevlerinde şirkten uzak durulmasını istememektedir. Müslümanların yanlış olarak da olsa secdegah edindikleri cami ve mescitlerde Rabbimizin bizleri men ettiği şirk konusuna daha da dikkat edilmesi gerekmektedir.

Mescitler Allah içindir: Mescitlerin Allah için olduğu, oralarda sadece tevhid eğitimin yapılması gerektiği, Hacc suresinde farklı bir ifade ile bildirilmiştir: 26-29 Ve hani Biz bir zamanlar, ‘’Sakın Bana hiçbir şeyi ortak koşma; dolaşanlar, orada haksızlığa baş kaldıranlar, Allah’ı birleyenler, boyun eğip teslimiyet gösterenler için evimi tertemiz et, kendilerine ait birtakım menfaatlere tanık olmaları ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerinde, belli günlerde O’nun adını anmaları için insanlar arasında ilâhiyat eğitim öğretimi verileceğini duyur.

Yürüyerek veya yorgun düşmüş binekler üstünde her derin vadiyi aşarak sana gelsinler! Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Eski evde-özgür evde-Ka’be’de dolaşsınlar’’ diye, o evin-Ka’be’nin yerini, İbrâhîm için hazırlamıştık.

Siz de onlardan yiyin ve zorluk çeken fakiri doyurun. (Hacc; 26- 29) Allah ile birlikte herhangi birine yalvarmayın! Gelenekçiler çoğunlukla bu ayetin Yahudi ve Hıristiyanların Allah ile birlikte Musa’ya, İsa’ya, Meryem’e de dua etmelerine yönelik olduğunu söylemişler ve ayetteki mesajı kendi üzerlerine hiç almamışlardır.

Bunlar, başta peygamberimizin türbeleşmiş kabrinin Medine’de, dünyanın ikinci büyüklükteki mescidinin içinde bulunduğunu; Eyüp Sultan, Hacı Bayram gibi birçok kişinin türbeleşmiş mezarlarının camilerde olduğunu; bu kişilerin camilerde gömülü olmalarından etkilenen saf kimselerin de bu kişilerin mezar taşlarına yüz sürüp onlardan medet umduklarını hep görmezden gelmişlerdir.

Ayrıca camilerin içinde, hem de Kıble yönünde asılı olan Muhammed (sav), Ebubekir, Ömer, Ali, Osman yazılı tabloların ne gereğinin olduğuna da hiç bakmamışlardır. Biz, yaygın bir davranış hâline gelmiş olmasına rağmen Rabbimizin; ‘’Allah ile birlikte herhangi birine yalvarmayın!’’