Osmanlı askeri tarihinde, önemli yeri bulunan ve Kapıkulu piyadesinin mühim bir bölümünü teşkil eden yeniçerilere menşe olan "Acemi ocağı",
Sultan Birinci Murad zamanında Kadıasker Çandarlı Kara Halil ile Karaman'lı Kara Rüstem'in tavsiyeleri sonucu ortaya çıkmıştı.
Hoca Saadeddin Efendi'nin bildirdiğine göre bu uygulama, Sultan Birinci Murad'ın devr'i saltanatında 1361-62 tarihindeki Zağra'nın fethi ile başlamıştır.
Devlet adına ve "Pencik" kanununa göre alınan esirler", Yeniçeri ocağına asker yetiştirmek için Gelibolu'da kurulmus bulunan Acemi ocağına gönderiliyor ve günlük bir akça ücretle Gelibolu ile Çardak arasında işleyen at gemilerinde hizmet görüyorlardı.
Bir müddet sonra bunlar, Yeniçeri ocağına alınıyorlardı.
Savaşlarda esir edilen küçük yaştaki Hıristiyan çocukları, evvela Anadolu'daki Türk köylülerinin yanına verilerek, ''Türk'e vermek'' az bir ücretle hizmet ettirilmeye başlandı.
Gerçi bu ocağın, Rumeli fatihi Süleyman Paşa zamanında, bizzat kendisi tarafından savaşta esir alınan Hıristiyan çocukları ile başladığı belirtilmekte ise de ocağın gerçek manada kurumlaşması, yukarıda belirtilen şekilde olmuştur.
Sözlük manasiyle beşte bir demek olan "pencik" harplerde ele geçirilen esirlerden,
askerlikte kullanılmak üzere beşte birinin alınması demektir.
İslam hukukunun ganimetlerle ilgili koymuş olduğu prensiplerinden doğmuş olan "pencik",
Osmanlı Devleti'nin ilk kuruluş yıllarında uygulanmıyordu.
Harpler sonunda ele geçen diğer ganimetler gibi esirler de gazilere taksim ediliyordu.
Gaziler, hisselerine düşen esirleri, İslam hukuku gereğince istedikleri şekilde çalıştırabiliyor,
istihdam yeri olmayan da onları satabiliyordu.
Osmanlılarda Acemi oğlanı iki şekilde alınırdı. Bunlardan biri savaşlarda elde edilen erkek esirlerin beşte birinden ''pencik'', diğeri de;
Osmanlı vatandaşı olan Hıristiyan çocuklardandı. Savaşlarda elde edilen esirlerin asker olarak alınmasıyle ilgili "Pencik Kanunu" tertib edilmişti. Buna göre alınan esir oğlanlara "Pencik Oğlanı" adı verilmisti.
Bu sistemin gelişmesinde büyük ölçüde rolü bulunan Kara Rüstem de Gelibolu'da Pencik vergisini
''Resm-i Pencik'' toplamakla görevlendirilmişti.
Pencik oğlanlarının, Anadolu'daki Türk çiftçilerinin yanına verilmesi, aradaki deniz sebebiyle kaçmalarına engel olmak içindi.
Bununla beraber, zaman zaman bazı esir çocukların Avrupa'ya kaçtığı görülüyordu.
Az bir ücretle Türk çiftçisinin yanına verilen Acemi oğlanlarına çok az bir ücretin verilmesi, onların "ben padişah kuluyum" deyip çiftlik sahibine kafa tutmaması içindi.
Böylece yeni hayata intibak ettikten sonra bir akça gündelikle "Acemi Ocağı"na kayıt ettiriliyorlardı. Burada bir müddet hizmet gördükten sonra günlük iki akça karşılığı "Yeniçeri Ocağı"na gönderiliyorlardi. Yıldırım Bayezid döneminin sonlarına kadar belirtilen şekilde devam eden bu usul, Ankara Savaşı'ndan sonra fetihlerin durması ve iç karışıklıkların baş göstermesi yüzünden büyük ölçüde tatbik edilemez olmuştu.
Kapıkulu ocaklarındaki kadro eksikliğini gidermek için baska bir çareye bas vurmak gerekiyordu.
Bu sebeple Rumeli'ndeki Hıristiyan tebeadan muayyen bir kanunla ve "Devşirme" ismiyle uygun sayıda Hıristiyan çocuğu alınmasına karar verildi.
Gerek Çelebi Mehmed zamanında, gerekse oğlu Sultan ikinci Murad'ın ilk devirlerinde Rumeli'de fütuhat yapılamadığı için esirlerden istifade edilememişti.
Bunun üzerine Osmanlılardan önceki Türk ve İslam devletlerinde uygulanmamış olan yeni bir usul ile devletin, Hıristiyan tebeası olan ve yaşları uygun çocuklarından sadece bir tanesinin Osmanlı ordusuna alınması kararlaştırıldı.
Böylece Hıristiyan vatandaşların çocuklarından asker devşirmek için bir "Devşirme Kanunu" yürürlüğe konuldu.
Bu yeni kanunla, baştan başa gayr-i müslim olan Rumeli halkı, tedrici surette müslümanlaştırılacaktı.
Müslümanlaştırılan bu insanlarla da Osmanlı ordusu kuvvetlenecekti.
Böylece devlet, bu sayede Müslüman nüfusunu koruma gibi bir hedefe de ulaşmış oluyordu.
Devşirme usulü, kendi dönem ve zamanına göre iyi bir sonuç vermisti.
Bu sonuç hem Osmanlılar, hem de çocuğu devşirilen aileler için faydalı olmuştu.
Osmanlılar açısından faydalı olmuştu, zira o dönemin bitip tükenmek bilmeyen harpleri, devamlı surette insanları yutan birer makine haline gelmişlerdi.
İşte savaşların zararlarını en aza indirebilmek ve kendi Müslüman Türk nüfusunu koruyabilmek için devlet, gayri müslim vatandaşlarşndan istifadeyi düşünmüştü.
Böylece hem İslam Türk mefkuresinin daha geniş sahalarda yayılmasını sağlamak, hem de kendi asil nüfusuna dokunmamak suretiyle azınlığa düşmeyecekti.
Hatta sadece Hıristiyan çocuklarının devşirilmesi kanun iken feth edildikten sonra halkı Müslüman olan Bosna'dan da devşirilmek suretiyle acemi oğlanı alınırdı.
Zira bunu bizzat kendileri arzuluyordu.
pencik-sistemi.nedir.org...