Osmanlı Devletinde üç aylar diğer zamanlardan çok daha farklı yaşananzaman dilimleridir.Bu dönemde gerçekleştirilen en önemli gelenek hiç şüphesiz Surre alaylarıdır.

Surre alayı, Hac mevsiminde kutsal topraklara ulaşması için,üç ayların başı olan Recep ayının on ikinci günü hacca gidecek Osmanlı Müslümanları ile birlikte yola çıkar, Şam'da Ramazan ayını geçirdikten sonra, Mekke'de gönderilen hediyeleri dağıtır, Haccı eda eder ve geri dönerdi.

Osmanlılarda ilk surre alayı Çelebi Mehmet tarafından 14.000 altınla birlikte gönderilmiş, daha sonraki padişahlar zamanında para miktarı artarak bu gelenek devam etmiştir.Yavuz Sultan Selim döneminde Hicaz bölgesinin Osmanlı sınırlarına dahil olmasıyla birlikte Surre Alayları daha sistemli bir şekilde gönderilmeye devam edilmiştir.

İlk Surre Alayı deniz yoluyla Kemal Reis tarafından götürülmüştür.İstanbul'dan Surre alayı gönderilişi ise çok ihtişamlıdır.Surre alayı için düzenlenen merasimlerde çok teferruatlıdır ve Teşrifatçı tarafından Surre Alayı programı organize edilir.Bu merasime kimlerin katılacağı,katılımcıların nerede duracağından ,giyecekleri hilate kadar hepsi belirli ve teşrifat defterlerinde kayıtlıdır.İstanbul'daki törenler alayın yola çıkmasından birkaç gün önce başlar, 50-60 kişilik bir topluluk sokak sokak dolaşarak Surre alayına halktan yapılacak küçük katkıları toplardı. Böylece bu hizmetten pek çok kişi nasiplenmiş olur,kutsal topraklara kendi gitme imkanı olmayanlar verdikleri sadakaların gitmesiyle mutluolurlardı.

Alayın uğurlanışı Topkapı Sarayı'nda yapılır; padişah,alayı sarayın önünden uğurlardı.Törende Kur'an, mevlid ve naatlar okunur, son dualardan sonra , emanetler, Surre devesinin sırtında,Topkapı Sarayı'nın çıkışına kadar yolcu edilirdi. Alay, saraydan çıktıktan sonra Kireç İskelesi'ne "sirkeci" gider, orada yapılan dualarla bekleyen çekdiriye Osmanlı'da kullanılan bir tür savaş gemisi konarak Üsküdar'a geçerdi. Alayın buradaki hareket noktası, Üsküdar- Kadıköy arasındaki İbrahim Ağa Çayırı idi. Surre Alayı buradan da dualarla uğurlanır, kervandaki hacı adayları akrabalarıyla burada vedalaşırlardı. Bölgede bulunan çeşme bu yüzden "Ayrılık Çeşmesi" adıyla anıla gelmiştir. İlerleyen dönemde demiryoluyla Surre Alayı gönderildiği zaman bu yol değişmiş Sirkeci'den kalkan çekdiri, alayı Haydarpaşa Tren İstasyonu'na getirmeye başlamıştır.

Recep ayının 12. günü İstanbul'dan yola çıkan Surre Alayı ve değişik yol güzergahlarından gelen hacı adayları genelde Ramazan ayının ortalarında Şam'da toplanmaya başlardı. Ramazan orucunun bir kısmı bu şehirde tutulur yine Ramazan Bayramı Şam'da geçirilirdi. Surre alayları Mekke ve Medine'deki kutsal emanetlere dair çeşitli ihtiyaçların giderilmesi Haremeyn'deki imar ve tamir faliyetlerinin yapılması,bütün dünyadan hac için gelen Müslümanların ibadetlerini rahatlıkla yapabilmesi için harcanırdı. Gönderilen hediye ve paraların önemli bir kısmı bölgede yaşayan fakirlere dağıtılırdı.
 
Ayrıca Mekke emirine, Mekke ve Medine ileri gelenlerine ve çöl Araplarına da hediyeler gönderilirdi. Alay, yol boyunca ilerlerken altmışın üzerinde yerde konaklar, hacıların kaldıkları bu menzil külliyelerinin bakım ve onarımlarını da gerçekleşirdi. Böylece pek çok ülkeden gelen hac kervanlarının konaklama yerleri de Osmanlı tarafından imar edilmiş olurdu.

Fransa, Napolyon Bonapart aracılığı ile 1798'de Mısır'ı işgal etti. Bunun üzerine daha önceleri her sene Mısır'da dokunan Kabe örtüsü, İstanbul'da Sultanahmet Camii avlusunda hazırlanarak Surre Alayı ilebirlikte gönderilmeye başlandı.

Örtü genellikle siyah renkli ibrişim ve ipekten dokunurdu.Kabenin yeni örtüsü götürülünce eski örtü İstanbul'a getirilir,Eyyüp Sultan türbesi'nde halkın ziyeretine açılır,sonra da ulema ve devlet ricali tarafından tekbirle saraya getirilip,'Hırka-ı Saadet' Dairesi'nde saklanırdı.

Hac kafilesiyle Surre gönderilmesi geleneği 1915 yılına kadar devam ettirilmiş; Mekke emirinin isyan etmiş olmasına rağmen Osmanlılar 1916'da çok zorluklar çekerek yine Medine'ye hediyeler göndermiştir". Birinci Dünya Savaşı'nın çok yoğun yaşandığı yıl (1917-1918) ancak Şam'a kadar ulaşabilen hediyeler,1919'dan sonra artık yollanamaz olmuştur. Bununla beraber 1919-20 yıllarında Sultan Vahdeddin tarafından Haremeyn fukarasına sadaka dağıtılmıştır. Padişahlık sıfatını taşımayan son halife Abdülmecid Efendi,1923-1924 yıllarında bu geleneğe resmen son vermiştir.

Artık ne ihtişamlı Surre Alayları'na sadaka verilebilmiş ne de Anadolu'nun şehirlerinde bu kutlu kervanın yolunu gözleyenler kalmıştır. Surre Alayları Osmanlılarda üç aylar denilince ilk akla gelen gelenektir, bugün Surre Alayları da ,Osmanlı gibi yalnız tarih kitaplarında kalmıştır.