Sebe Devleti'ne Gönderilen Arim Seli...

 

Sebe Devleti'ne gönderilen sel felaketi şöyle tarif edilmektedir;

''Andolsun, Sebe' halkı'nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. 

Evleri Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. 

Onlara demiştik ki; 

"Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. 

Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabbiniz var." Ancak onlar, yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. 

Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, 

acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. 

Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. 

Biz nimete nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız'' 

(Sebe Suresi; 15-17)

Yukarıdaki ayetlerde de vurgulandığı gibi, 

Sebe Halkı, estetik yönüyle çarpıcı, 

bereketli bağ ve bahçeleri olan bir toprakta yaşıyordu. Ticaret yolları üzerinde bulunan ve bu nedenle de refah düzeyi oldukça yüksek olan Sebe ülkesi, dönemin en gözde beldelerinden biriydi.

Hayat şartlarının ve ortamın böylesi olumlu olduğu ülkede Sebe Halkına düşen, ayette söylendiği gibi "Rablerinin rızkından yemek ve O'na şükretmek"ti. 

Ama öyle yapmadılar. 

İçinde bulundukları refahı sahiplenme yoluna gittiler. O ülkenin kendilerine ait olduğunu, içinde bulundukları olağanüstü ortamı kendi kendilerine elde ettiklerini sandılar. Şükretmek yerine kibirlenmeyi seçtiler. 

Allah'tan, ayetin ifadesiyle, "yüz çevirdiler"...

Ve içinde bulundukları refahı sahiplenmeye kalkmaları nedeniyle onu kaybettiler. 

Ayette bildirildiği gibi, Arim seli bütün ülkeyi yerle bir etti.

Kuran'da Sebe Kavmi'ne gönderilen azaptan 

"Seyl-ül Arim" yani; "Arim seli" olarak bahsedilmektedir. 

Kuran'da geçen bu ifade, aynı zamanda bu selin meydana geliş şeklini göstermektedir. 

Zira "Arim" kelimesinin anlamı, baraj ya da settir. "Seyl-ül Arim" kelimesi de, setin yıkılması sonucunda meydana gelen bir seli anlatmaktadır. 

Bu konuyla ilgili İslam yorumcuları da Kuran'da Arim seli ile ilgili olarak kullanılan terimlerden yola çıkarak, konuyla ilgili tutarlı yer ve zaman tespitlerinde bulunmuşlardır. 

Mevdudi, tefsirinde şöyle yazar:

Metindeki Seyl-ül Arim, ifadesinde kullanıldığı gibi "arim" kelimesi "baraj, set" anlamına gelen ve Güney Arapçası'nda kullanılan "arimen" kelimesinden türemiştir. 

Yemen'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan harabelerde bu kelime sık sık bu anlamda kullanılmıştır. 

Mesela Yemen'in Habeşli hükümdarı Ebrehe'nin büyük Marib seddinin tamirinden sonra yazdırdığı MS 542 ve 543 tarihli bir kitabede, 

bu kelime tekrar baraj ''set'' anlamında kullanılmıştır. O halde Seyl-ül Arim, "bir set yıkıldığında meydana gelen sel felaketi" anlamına gelir.

Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, 

acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük" (Sebe Suresi;16). 

Yani barajın yıkılmasından sonra meydana gelen sel sonucu bütün ülke harab oldu. 

Sebeliler'in dağların arasına setler inşa ederek kazdıkları kanallar yıkıldı ve bütün sulama sistemi bozuldu. 

Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi olan ülke yabani otların yetiştiği bir cangıl haline geldi ve küçük bodur ağaçların kiraza benzer yemişi dışında yenebilecek hiçbir meyve kalmadı.

"Kutsal Kitap Doğruyu Söyledi". 

''Und Die Bibel Hat Doch Recht kitabının yazarı Hıristiyan arkeolog Werner Keller de, 

Arim selinin Kuran'a uygun olarak gerçekleştiğini kabul ederek şöyle yazar; 

"Böyle bir barajın olması ve yıkılarak şehri tamamen harap etmesi, Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örneğin gerçekten de meydana geldiğini kanıtlıyor."

Sebe halkı, o döneme göre oldukça ileri bir teknoloji ile kurdukları Marib Barajı'yla birlikte büyük bir sulama kapasitesine sahip olmuştu. 

Bu yöntemle elde ettikleri bol ürünlü toprakları ve ticaret yolu üzerindeki kontrolleri, onlara görkemli ve refah dolu bir hayat yaşatıyordu. 

Ancak, bütün bunlar nedeniyle kendisine şükretmeleri gereken Allah'tan, Kuran'ın ifadesiyle "yüz çevirdiler". 

Bunun üzerine barajları yıkıldı ve "Arim Seli" bütün topraklarını yerle bir etti.

Arim seliyle beraber gelen felaketten sonra bölgede çölleşme başlamış ve tarım alanlarının yok olmasıyla Sebe kavminin en önemli gelir kaynağı da ellerinden çıkmıştı. 

Allah'ın kendilerini iman etmeye ve şükretmeye çağırmasına kulak asmayan halk, sonunda böylesine bir felaketle cezalandırıldı. 

Selin verdiği büyük tahribattan sonra kavim çözülme sürecine girdi. 

Halk, evlerini terkediyor ve Kuzey Arabistan'a, Mekke'ye ya da Suriye'ye göç ediyordu.

Sebe halkının yaşadığı ve artık tümüyle ıssız bir harabe konumuna gelmiş olan Marib, şüphesiz, 

Sebe Halkıyla aynı hatayı işleyen herkes için bir ibrettir. 

Yıkıntıları görünen Marib Barajı, Sebelilerin en önemli eserlerinden birisiydi. 

Kuran'da bahsedilen Arim seliyle beraber baraj yıkıldı ve bütün ekili alanlar sular altında kaldı. 

Barajın yıkılmasıyla toprakları harap olan Sebe devleti, kısa sürede ekonomik yönden zayıfladı ve bir süre sonra da yıkıldı.

-----------