Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ahiret yurduna göç etmesinden sonra bir çok ihtilaflar zuhur etmiştir. 

Bu itilaflar, ilk iki halife dönemlerinde yok denebilecek seviyede az iken, 

Hz.Osman'ın hilafetinin son altı yıllık döneminde artmaya başlamış, 

Hz. Ali döneminde iyice fazlalaşmıştır. 

Ancak Hz. Ali'nin zamanında zuhur eden ve ileride işi iyice olumsuz olarak, ileri götüren Haricilik cereyanı ve düşüncesi, aradan uzun zaman geçtikten sonra farklı isimler altında tekrar canlandığı söylenilebilir. 

Kaldı ki, pek çok İslam mezhebi bir müddet yaşayıp kaybolduktan sonra, ileride ya farklı isimler altında ya da en kötü ihtimalle şahıslar bazında fikirlerini bir şekilde devam ettirmiştir. 

Haricilik düşüncesi de böyledir ve Vehhabilik genel görünüm olarak Hariciliğin bir yansıması olarak, değerlendirilmektedir. 

İki asır kadar önce Arap Yarımadası'nda 

Necd dolayların da Muhammed b. Abdilvehhab, tarafından kurulan Vehhabilik, bugün Suudi Arabistan'ın resmi mezhebi durumundadır. 

Vehhabiliğe, Türk tarihinde; 

''Haricilik'' hareketi olarak bakılmış ve o şekilde isimlendirilmiştir. 

Vehhabiler, kendilerine; 

''Muvahhidun'' derler 

ve kendilerini İbn. Teymiye'nin açıkladığı şekilde Ahmed b. Hanbel'in mezhebini devam ettiren Sünniler olarak görürler. 

Nitekim onlar, 

''Biz, itikadda Selef, amelde de Hanbeli mezhebindeniz. 

Esasen Ahmed b. Hanbel, itikad hususunda Selef mezhebinin eseriyye kolunu temsil eder. 

Onun ameldeki yolu da budur. 

Biz, amelde ve itikadda Hanbeliyiz; 

''Vehhabi diye bir şey yoktur. 

Muhammed b. Abdilvehhab, ilmen ve fiilen bu mezhebi yenileyen bir Şeyhülislam olmaktan başka bir şey değildir'' derler. 

Mezhebin kurucusu Muhammed İbn. Abdilvehhab, 1703 tarihinde bugünkü Riyad şehrine yakın bir köy olan Uyeyne'de doğmuştur. 

İlk tahsilini, Uyeyne kadısı olan babasının yanında tamamlayan İbn Abdilvehhab, daha sonra Mekke ve Medine'de okumuştur. 

Burada İbn.Teymiye'nin fikirleri ile temasa gelmiş; oradan Basra'ya gitmiştir. 

Orada tevhid konusunda tartışmalarda bulunmuş ve dinin, doğrudan Kur'an ve Sünnet'ten öğrenilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. 

Daha sonra 1726 yılında Riyad'ın kuzeyindeki Hureymila kasabasına gelmiştir. 

1740 yılında, babasının ölümü üzerine, orada 

''el-Emru bi'-Ma'ruf ve'n-Nehyu ani'l-Munker'' ''iyiliği emir ve kötülüğü yasaklama'' prensibini ilan ederek, bu fikri Necd bölgesine yayma faaliyetine girmiştir. 

Daha sonra Emir Osman'a Der'iyye ile Uyeyne arasında küçük bir köy olan el-Cebile'de bulunan Zeyd b. el-Hattab'ın mezarını, Allah ve Resulü'nün emirleri dışında türbe haline sokulduğu ve insanlar tarafından ziyaret edildiği; 

dolayısıyla türbelerin insanların dinden çıkmalarına sebep olduğu için yıkmayı teklif eder ve bu teklifi kabul edilerek oradaki mezar yıkılır ve hatta ağaçlar bile yok edilir. 

Böylece İbn. Abdilvehhab, Uyeyne'nin önemli bir ismi haline gelir.

İbn Abdilvehhab'ın ölümü 1792 yılıdır. 

Ecdadınız tamamen şirk üzere vefat ettiler... 

Hz. Peygamber'in mezarı karşısında, önceleri olduğu gibi durarak, tazim için salat'u selam getirmek, mezhebimizce gayr-i meşrudur... 

Onun için oradan geçenler okumadan geçip gitmeli ve sadece ''es-Selamu ala Muhammed'' diye selam vermelidir...'' (Eyub Sabri,Tarih-i Vehhabiyan)

gibi gerçekten fevkalade cür'etkar şekilde hitap ermekten çekinmez.

Artık Vehhabi devleti, 1811 yılında kuzeyde Haleb'den Hind Okyanusu'na, Basra Körfezi ve Irak sınırından doğuda Kızıl Deniz'e kadar yayılmış bulunuyordu.

Osmanlı Devleti hükümdarı İkinci Mahmud, 

1808-1839, işin hallini Mısır valisi Mehmed Ali Paşa'ya havale eder. 

Paşa, oğlu Tosun, emrindeki bir orduyla 1812-1813 yılları arsında Medine, Mekke ve Taif'i Vehhabiler'den kurtarır. 

Daha sonra bizzat kendisi, Abdülaziz b. Suud'un üstüne yürür. 

İbn Suud direnirse de 1814'de ani ölümü üzerine Vehhabiler hezimete uğrar ve nihayet Kavalalı'nın kumandanı İbrahim Paşa, 1818'de Abdülaziz'in yerine geçen oğlu Abdullah ile çocuklarını esir ederek, İstanbul'a gönderir ve 17.12.1819'da asılırlar. 

Böylece Vehhabiliğin ilk dönemi kapanır.

İngilizlerin de araya girmesi ve Birinci Cihan Harbi'nin hezimetle neticelenmesi üzerine Osmanlı Devleti, 1918 yılı sonlarında Medine'den çekilir. 

Böylece Vehhabiler, 1921-1925 yılları arasında Hail, Taif, Mekke, Medine ve Cidde'yi ele geçirirler. Abdülaziz b. Suud, Ocak 1926'da ''Necd ve Hicaz Kralı'' olarak kabul edilir. 

20 Mayıs 1927 tarihinde İngiltere ile yapılan Cidde anlaşması sonunda da tam istiklalini ilan eder ve böylece, İngilizlerle yapılan ilk anlaşmanın ağır şartlarından kurtulur. 

18 Eylül 1932 tarihinde ise, Abdülaziz b. Suud, unvanını ''Arap Suudiyye Krallığı'' şeklinde değiştirir. 

Görüşleri:

Vehhabilik inancını tesis eden Muhammed b. Abdilvehhab'ın görüşlerinin temelini tevhid anlayışı teşkil eder. 

Ehl-i Sünnet kelamcılarının büyük çoğunluğuna göre "tevhid", Allah'ın zatı, sıfatları ve fiilleri yönünden birlenmesi; 

''O'nun her hususta eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması demektir.''