Bugünkü Bafra ile Ordu arasında, 

güneyde Niksar'a kadar uzanan saha üzerinde hüküm sürmüş bir Türkmen beyliğidir. 

Emir Taceddin Bey tarafından kurulmuş ve adını kurucusundan almıştır.

Taceddin Bey'den önce, 

Niksar bölgesine Emir Doğancık adlı birisinin hakim olduğu bilinmektedir. 

Dogancık, Anadolu'da İlhanlı Devleti'nin nüfuzu yıkılırken oldukça saygınlık gören birisiydi. Muhtemelen Taceddin Bey'in babası olduğu sanılan Emir Dogancık veya Doğanşah, 

1349'da Niksar'da öldü. 

Onun ölümünden sonra idareyi oğlu Taceddin Bey almış ve böylece Taceddinoğulları Beyliği kurulmuştur.

Taceddin Bey ve onun kurduğu beylik hakkında az da olsa bilgi veren eserler, onun Selçuk soyuna mensup olabileceğini söylemişlerdir. 

Bunun yanında Taceddinoğulları'nın Bafra emirleri ve Kubadoğulları gibi Çepnilere mensup oldukları da söylenmektedir.

Bir başka araştırmada ise, Samsun ve Trabzon'u çevreleyen bölgede Taceddin ve Bayramoğlu 

Hacı Emir İbrahim Beylerin maiyyetleri ile birer beylik kurmayı başardıkları ve bu beyliğin kurucularının ise Anadolu Selçukluları tarafından Canik bölgesindeki Hıristiyanlara karsı hudutların emniyeti ve bölgenin fethedilerek Türklerin yerleşmesine açılmasını sağlamak için iskan edilen Çepniler'den olduğu söylenmektedir.

Niksar ve civarındaki bölgelerde hüküm süren Taceddin Bey, Canikli veya Canikî diye de anılmaktaydı. 

Çünkü beyliğin merkezi Niksar olmasına rağmen, sınırları zaman zaman Kelkit, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon'a kadar genişlemiştir.

Taceddinoğlu Mahmud Bey,beyliği sürecinde bazen Kadı Burhaneddin Ahmed'e ve bazen de Osmanlılar'a tabi olarak bir denge politikası izledi. 

Osmanlı padişahı Yıldırım Bâyezid'in Candaroğlu beyi II. Süleyman'i mağlup ederek bu beyliğin topraklarının büyük bir kısmını ele geçirmesinden sonra Mahmud Bey Osmanlılar'a daha da yaklaşmak zorunda kaldı.

Kadi Burhaneddin ile Alp Arslan'ın arası Tâceddinoğlu'nun Eretna'nın akrabası Feridun ile işbirliği yapmasından sonra bozuldu. 

Alp Arslan'ın Develi hakimi Feridun ile işbirliği yaptığını haber alan Kadı Burhaneddin onun üzerine yürüyerek idaresi altındaki Yenişehir'in kendisine teslim edilmesini istedi. 

Ancak kale halkı kaleyi Kadı'ya teslim etmeyi kabul etmeyince Kadı Burhaneddin Alp Arslan'i kale halkının gözleri önünde öldürdü (1394).

Alp Arslan, fazilet sahibi bir insan idi. 

Arapçayı çok iyi bilir, nahiv ile meşgul olurdu. 

Ayni zamanda cesur ve atılgan bir emir idi. 

Kadı Burhaneddin Ahmed, bu kahraman ve amansız düşmanından kurtulduğu için çok sevinmişti.

Taceddinoğlu Alp Arslan'in, Hüsamuddin Hasan ve Mehmed Yavuz adlarında iki oğlu vardı. 

Bunlar, babalarının Kadı tarafından katledilmesinden sonra Niksar bölgesinin büyük bir kısmını terk ederek daha kuzeye çekilmişler ve bilhassa Çarşamba, Terme ve Samsun havalisinin güneydoğu bölgesinde hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir.

Ankara Savaşı'ndan sonra Osmanlı Devleti'nin içine girdiği ve on yıl kadar süren Fetret devrinde Taceddinoğulları'ndan Alp Arslanoğlu Hasan Bey'in de diğer beyler gibi bağımsız olarak hareket ettiği bilinmektedir. 

Timur'un himayesinde bağımsızlıklarını ilân eden beyler arasında Niksar ve bir kısım Canik toprakları üzerinde Alp Arslanoğlu Hasan Bey'in bulunduğu görülmektedir.

Hasan Bey İsfendiyar Bey ile de anlaşarak memleketinin sınırlarını genişletmeye başladı. Nitekim bu iki beylik Bafra ve Samsun üzerinde iki koldan yürüdüler. 

Isfendiyar Bey Bafra ve Müslüman Samsun'u elde ederken, Hasan Bey ise Samsun beyi Cüneyd'i yapılan savaşta öldürerek beyliğinin büyük bir kısmına sahip oldu.

Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed ise kardeşlerini ortadan kaldırarak devletin bütününe sahip olduktan sonra İsfendiyaroğlu'nun elinde bulunan Samsun'un bir kısmını aldı. 

Taceddinoğlu Hasan Bey ile kardeşi Mehmed ise Çelebi Mehmed'e karşı sürdürmüş oldukları dostluktan dolayı yerlerinde kaldılar.

Hasan Bey, Sultan II.Murad devrine kadar beyliğini sürdürdü. II. Murad tahta geçtikten sonra Amasya Beyi Lala Yörgüç Paşa'yı Anadolu'nun bu kısımlarını elde etmek ve bölge valilerini ortadan kaldırmak için görevlendirdi. 

Bu selahiyet ile bölgede daha faal bir rol oynayan Yörgüç Paşa büyük bir düğün yaparak Alp Arslanoğlu Hasan Bey'i de bu düğüne çağırdı. Böylece O, Hasan Bey'i yakalayarak Tâceddin-ili'ne kolayca hakim olmayı düşünmüştü. 

Ancak Yörgüç Paşa'nın bu fikrini sezen Hasan Bey bu davete icabet etmemiş ve elinde olan toprakları sultana teslim edeceğini bildirmiştir. Nitekim Hasan Bey sözüne sadık kalarak memleketini Sultan II.Murad'a teslim etti.. 

Kendisi Edirne'ye, sultanın yanına geldi. 

Osmanlı Sultanı II. Murad ona muhtemelen Rumeli'de bir sancak verdi. Ölüm tarihi bilinmemektedir.

Hasan Bey'in Taceddin-ili'ni II. Murad'a vermesinden sonra bu beylik sona ermiş oldu.

Taceddinoğlu Hasan Bey'in Çarşamba'da 

1424 tarihli cami vakfiyesi bulunmaktadır. 

Vakfiyede kendisi "Emir-i kebir Hüsamüddevleti ve'd-Din Hasan Bey b. el-Merhum Alp Arslan Bey Ibnü'l-Emir el-Magfûr Tâceddin? diye zikrolunmaktadıir.

Bundan başka Tâceddinoğulları'ndan Husâmeddin Mehmed Yavuz Bey'in de Çarsamba'da vakfı mevcut olup 1422 tarihini taşımaktadır. 

Ancak kendisi hakkında bilgi yoktur.''

Kaynak: Osmanlı tarihi