Peygamber Efendimize dadılık yapmış ve 

''Annemden sonra annemdir'' iltifatına mazhar olmuş mübarek kadın Sahabedir. 

Kendisi doğumundan itibaren Peygamber Efendimizin hizmetinde bulunmuş ve azad edilip özgürlüğüne kavuşturulduğu halde hizmetini devam ettirmiştir. 

Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen tek Sahabe olan 

Zeyd bin Harise'ye eş, Üsame gibi kahraman bir İslam kumandanına anne olmuştur. 

Savaşlara katılmış ve bu sırada yaralıları tedavi, 

su taşıma ve durumu ağır olanları Medine'ye götürme gibi hizmetlerde bulunmuştur. 

Peygamber Efendimizin vefatından sonra Sahabeden büyük saygı ve hürmet görmüştür. 

Uzun bir ömür yaşamış ve Hz. Osman'ın halifeliğinin ilk yıllarında vefat etmiştir.

Ümmü Eymen'in doğum tarihi ve ilk hayatı hakkında bilgi yoktur. 

Ne zaman doğduğu, nasıl yaşadığı ve Peygamber Efendimizin babası Abdullah'a ne zaman ve nasıl köle olduğu bilinmemektedir. 

Bilinen kısım, Peygamber Efendimizin doğumundan evvel babası Abdullah'ın kölesi olduğudur. 

Yüce Peygamberin doğumuna şahit olmuş, 

küçük yaşta kendisine hizmet etmiştir.

Hz. Amine, hem eşinin kabrini, hem de akrabalarını ziyaret etmek maksadıyla Ümmü Eymen ile birlikte Medine'ye gitti. 

Yaklaşık bir ay burada kaldı. 

Medine'den dönüşlerinde Hz.Amine'nin vefat etmesi üzerine Peygamber Efendimizi alarak Mekke'ye döndü. 

Salim bir şekilde dedesi Abdulmuttalib'e götürüp teslim etti. 

O sıralarda Peygamber Efendimiz altı yaşlarında bulunuyordu. 

Bu tarihten sonra da hizmet etmeye devam etti. İslamiyet'ten önce Ubeyd bin Zeyd ile evlendi. 

Bu evlilikten Eymen adını verdikleri oğulları dünyaya geldi. 

Kendi ismi Bereke olduğu halde, Eymen'in annesi anlamına gelen ''Ümmü Eymen'' lakabıyla anılmaya başlandı ve gerçek ismi unutuldu. 

Ümmü Eymen, henüz peygamberlik nazil olmadan önce eşini kaybetti. 

Dul kaldıktan sonra oğlunu yalnız başına büyüttü. İslamiyet'in zuhurundan sonra oğlu ile birlikte Müslüman oldu. 

Daha sonraları Hayber Gazasına katılan oğlu Eymen burada şehit oldu. 

Peygamber Efendimiz kendisini hiçbir zaman unutmadı ve ihmal etmedi. 

Hz. Hatice ile evlendikten sonra, kendisine hediye edilen Zeyd bin Harise'yi azat ederek özgürlüğüne kavuşturmuştu. 

Bir gün; ''Cennet ehlinden bir kimseyle evlenmek isteyen Ümmü Eymen ile evlensin'', buyurunca Zeyd bin Harise öne atıldı ve bu mübarek hanımla evlendi.

Ümmü Eymen ile Zeyd bin Harise'nin oğlu olarak dünyaya gelen Üsame, İslam tarihine Sahabenin büyüklerinden ve kahraman kumandanlarından biri olarak geçti. 

Bu üç kişiden oluşan aile bir çok kez Peygamber Efendimizin iltifatına ve dualarına mazhar oldu.

Medine'ye hicret edilince Ümmü Eymen de buraya hicret etti. 

Müslümanlara hicret etme izni çıktıktan sonra Habeşistan'a giden kafile içinde o da yer almıştı.

Ümmü Eymen, Medine'de de Peygamber Efendimizin hizmetinde bulunmaya devam etti. 

Yapılan bazı savaşlara katıldı. 

Uhud Savaşı sırasında İslam ordusunun bozulmaya başlayıp içlerinden bazılarının Medine'ye dönmelerine çok üzüldü. 

Hatta bunlardan bir kişiye; ''Burada öreke ''iplik eğirme aleti, iğ'' var! 

Bari onu al da iplik bük! Kılıcını da getir, bana ver. Kadınlarla birlikte Uhud'a gidip ben çarpışayım'' (Sahabiler Ansiklopedisi) dediği nakledilmektedir.

Uhud Savaşının olduğu yere bazı kadınlarla birlikte giden Ümmü Eymen, önce Peygamber Efendimizin durumunu sordu. 

İyi olduğunu öğrenince rahatladı. 

Müslüman yaralıların tedavisine yardım etti. 

Ayrıca Sahabelere su dağıttı. 

Ağır yaralıların Medine'ye taşınmasına yardımcı oldu. Hayber Gazasında da bulunup aynı hizmeti gördü. 

Bu savaşta daha önceki eşinden olan oğlu Eymen'in şehitliğine tanık oldu. 

Kocası Zeyd, Mute'de, İslam ordusu kumandanı olarak katıldığı savaşta şehit düştü. 

Böylece İslam uğruna hem oğlu, hem de eşi şehit oldu.

Peygamber Efendimiz, Mute Savaşında Zeyd bin Harise'nin şehit olmasından sonra dul kalan Ümmü Eymen'e sık sık ziyarette bulundu. 

Bu bahtiyar kadını ziyaret ettikten sonra etrafındakilere; ''Ehl-i Beytimden geriye bu kaldı'' buyururken, onu ailesinin bir ferdi olarak gördüğünü göstermekteydi.

Ümmü Eymen, doğumuna tanık olduğu Peygamber Efendimizin vefatını da gördü. 

Vefattan sonra günlerce göz yaşı döktü. 

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer ziyaretine giderek; ''Resulullah onu nasıl ziyaret ettiyse biz de öyle ziyaret edelim'', dediler. 

Yanına vardıklarında ağlamaya devam ettiğini görünce şaşırdılar. 

Niçin ağladığını sorup, ''Resulullah için Yüce Allah'ın katındaki makamının daha hayırlı olduğunu bilmez misin'' şeklinde ihtarda bulundular. 

Bunun üzerine, kendisini ağlatan şeyin Peygamber Efendimizin vefatı olmadığını, çünkü her canlının ölümü tadacağını bildiğini, vahyin kesilmesine üzülüp ağladığını bildirdi. Bu cevap orada bulunanları ağlattı.

Hz. Osman'ın da halifelik zamanına yetişen Ümmü Eymen, bereketli bir ömür yaşadı. 

Vefat tarihi kesin olarak bilinmemektedir.