Kur'an'da zekat ve sadakaların kabul edilmesi için yardımda bulunan kişilere minnet ve eziyet edilmemesi gerektiği ifade edilmektedir.
Minnet kişinin '' şunu verdim, bunu verdim'' diye her yerde verdiği sadakasını konuşması, yaptığı iyiliği başa kakması zekat ve sadaka verdiği
insandan menfaat elde etmeye çalışması, ona karşı kibirlenme nesidir.
Eziyet ise, zekat yada sadaka verdiği insanı fakirlikle ayıplamak, onu küçümsememek ve ona ağır söz söyleyerek kendisi incitmektir.
Müminler infakta bulundukları kimselere minnet ve eziyet ederek, kazandıkları sevapları boşa çıkarmazlar.
Fakirlerin gönüllerini alıcı güzel sözler söylemenin ve kusurlarını bağışlamanın onları incitici ve onurlarını kırıcı bir iyilikten daha hayırlı olduğunu
asla unutmazlar.
Onlara karşı son derece nazik ve kibar davranırlar. ....''Biz size sırf Allah'ın rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz''
(İnsan; 76/ 9). diyerek yaptıkları iyiliğin karşılığını sevabını sadece Yüce Allah'tan beklerler.
Fakire verdiği zekatı, verdiği kişinin başına kakacak olursa veya toplum içinde ben zekatımı filana verdim gibi sözler sarfederse o zekatın hiçbir hayrı olmaz. Sağ elinin verdiğini sol elin duymayacak. Yapılan hayır ve hasenatı yalnızca Cenabı Allah bilmelidir ve fakirin gururu inci memelidir.
***
AYET: Kim zerre zerre miktarı hayır yapmışsa onu karşılığını görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu karşılığını görür.(Zilzal; 99/ 7).
HADİS: Amel etmeksizin dua eden kişi bulunmayan okla atış yapan kişi gibidir. (İbn. Ebi Şeybe)
Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise, nefsini heva hevesine tabi kılan, sonrasında da Allah'tan dileklerde
bulunup duran ve bunu yeterli görendir.(Tirmizi)