Irak lehçesinde;"Ako"var, demek. "Mako"ise; yok demek. Ve Iraklıların en meşhur deyimi...Allah var...!

Evet, Allah var...Zalim Amerika ve İngiltere müslüman avcılığına çıkmışlar. Irakta taş üstüne taş bırakmadılar. O, güzelim Harun Reşid şehri Büyük Osmanlın'ın güzidesi Bağdadı deldiler teştiler. Evlerini yaktılar, insanlarını öldürdüler, mabetlerini tahrib ettiler ve kaynaklarını ellerine aldılar. Masum Irak halkı, öz topraklarında, öz vatanlarında yabancı durumuna düştüler, düşürüldüler.

Amerikalıların Irakta yaptığı vahşet, asırlarca zihinlerden silinmeyecektir. Hele hele kolları kopan küçük Aliler, büluğ çağına girmeden namusları kirletilen kız çocukları ve en son müşahade ettiğim bir Iraklı genç köprüden geçerken o'nu nasıl bir yaylım ateşine almalarıdır.Bunlar daha bizim gördüklerimiz. Hiç bir ülke, hiç bir Arap lideri kalkıpta senin burada ne işin var, demiyor, diyemiyor. Amerikanın Irakta işlemiş olduğu cinayeti bir müslüman ülke batılı bir ülkeye yapsaydı... n'olurdu...! Bu katiller, Kur'an-ı Kerimi kurşunlayarak parçalamışlar, Bursada da Rahman suresini dinlemişlerdir.

Yeni bir Selahaddin Eyyubimi gelmesi gerekiyor.

Selâhaddin Eyyûbî, 1193 'te 56 yaşında Şam'da vefat etti. Haçlıları târumar eden Kudüs Fâtihi, ölüm döşeğindeyken, emri gereğince şehre dağılan münâdiler, mızrağa geçirilmiş kefenini göstererek şu ibret yüklü sözü haykırmışlardı: "Ey ahâli!.. Şarkın hâkimi Sultan Selâhaddin Eyyub-i ölmek üzeredir. Ahirete ancak şu bez parçasını götürebilecektir. Öyleyse, Allah'a kullukta gevşeklik göstermeyin!.."

Şöhreti cihâna mâlolan İslâm Mücâhidi vefat ettiğinde, geride mîras olarak bıraktıklarının dünya nâmına hiçbir değeri yoktu. Tüm mal varlığı şundan ibâretti: 1 Mısır dinarı, 36 veya 37 Nasırî dirhemi. "Müslüman kanına doymayan Bush, acaba ahirete ne götürecektir...?"

Koca Sultan Eyyub-i, zühd ve takva içinde kâmil bir hayat sürmüştü.

Yerli Hiristiyanlar ve Mûsevîler o'nun idâresini, Frenklerinkine tercih etmişlerdi.O, Yüce Sultan bütün bunlarla, sâdece İslâm Dünyası'nda değil; Batı Alemi'nde de bir "Selâhaddin Efsânesi"nin doğmasına sebebiyet vermişti. Avrupa'da yayılan efsâneler, onun ruhu, asâleti, adâleti, cesâreti, mertliği ve kudreti etrâfinda yoğunlaşmıştı.

Engin tevâzuu, hilmi, hoşgörüsü ve cömertliği ile zikredilirdi. Onunla oturan bir sultanla oturduğunun farkına varmaz; bir arkadaşıyla oturduğunu sanırdı. Kusurları görmezden gelir, kızmazdı. Mütebessim davranır, yüzünü asmazdı.

Özlem....!

Bugün Irak'ta, Selâhaddin-i Eyyub-i gibi bir kurtarıcının çıkması ve İslâm sancağının Irak semâlarında yeniden dalgalanması; Siyonistlerin ve suç ortağı Batılıların hâlâ kâbusudur. Irak topraklarının, istiklâli için Selâhaddin-i Eyyub-i gibi kahramanlara muhtaç olduğumuz da gizlenemez. Sömürgecilerin, Irak ve Irak halkına yaptığı zulüm ve işkençeleri, Irak halkı asla haketmedi. Al-i cenap Irak halkı, Yüce yaratanına son derece bağlı olduğu için, "Ako" Allah diyor.