Yüce Hakan Fatih Sultan Mehmedin Fermanı...
Ben ki Sultan Mehmed Han'ım. Cümle avam ve havassa malum ola ki, işbu darendegan-i ferman-ı humayun, Bosna ruhbanlarına mezid-i inayetim zuhura gelip buyurdum ki, mezburlara ve kiliselerine kimse mani ve muzahim olmayıp ihtiyatsız memleketimde duralar. Ve kaçup gidenler dahi emnu emanda olalar.
Gelüp bizim hassa memleketimizde havfsiz sakin olup kiliselerine mutemekkin olalar. Ve yüce hazretimden ve vezirlerimden ve kullarımdan ve reayalarımdan ve cemi-i memleketim halkından kimse mezburelere dahl ve taarruz edip incitmeyeler, kendülere ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hassa memleketimize adem gelirler ise, yemin-i mugallaza ederim ki yeri, goğü yaratan Perverdigar hakkıcun ve Mushaf hakkıcun ve Ulu Peygamberimiz hakkıcun ve yüz yirmi dört bin peygamberler hakkıcun ve kuşandığım kılıç hakkıçün bu yazılanlara hicbir ferd muhalefet etmeye. Madam ki bunlar benim emrime muti ve munkad olalar. Öyle bilesiz.
Ecdat insan hakları konusunda dünyaya örnek olmuş, 1463ten 1878e kadar 415 yıl Bosna Osmanlı toprağı olarak Osmanlı adaletinin güvencesinde ve huzur içinde yaşamıştır. Yüce Türk Milleti, atalarından almış olduğu eğitim ve terbiye gerği hiçbir dine ve onun mensuplarına asla ikinci bir vatandaş olarak bakmamıştır. Aksine, Hz. Peygamber Efendimizi sevdiğimiz kadar, Hz. İsayı da Hz. Musayı da ve diğer hak peygamberleri de severiz, inanırız, saygısında da kusur etmeyiz.
Gerek Cumhuriyet öncesi ve gerekse Cumhuriyet döneminde ülkemizdeki azınlıklar dediğimiz toplumun mal ve can güvenliği sağlandığı gibi halklar arasında eşitliğe çok önem verilmiştir. Ülkemizdeki gayrimüslim vatandaşlar, dinlerinde, ibadetlerinde, örf ve adetlerinde, eğitimlerinde diledikleri gibi yaşarlarken, Fener Rum Patriği Bartholomeos Türkiye'de 2 bin yıllık Patrikhanenin yok olmasını beklerken çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum, demesine pek de şaşırmadım. Bunlar, İstanbul'da papaz okulunun açılmasını ister, Avrupa'da Cami minarelerini yasaklarlar. Türkiye ve İslam ülkelerinde kilise çanları çalarken, Avrupa'da ezanı Muhammediyi cami içerisinde okuturlar. Bunlar, Hz. Peygamber Efendimize hakaret ederler, Bursa Ulu camiin de Rahman suresini dinlerler. Bunlar, ülkemizde Sultanlar gibi yaşarlarken, içlerindeki kin ve nefreti de gizleyemiyemezler. Ve Bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz, diyerek Yüce Türk Milletini ve Devletini ağabeylerine şikayette bulunuyorlar.
Rum Patriği Bartholomeosun baklası da belli oluyor. Yaşadığımız zorluklara rağmen Türkiyeden ayrılmalarının söz konusu olmadığını bu kilisenin 17 asır önce bu topraklarda kurulduğunu, buranın Kudüs'ün devamı olduğunu, en az orası kadar kutsal olduğunu da belirtiyor.
Hz. İsa Efendimizden bir öğüt:
Ne mutlu merhametli kimselere; onlar kıyamet günü rahmete nail olacak kimselerin ta kendileridir.
Ne mutlu halkın arasını ıslaheden halkın arasını bulan kimselere; onlar kıyamet günü Allahın dergâhına yakın olan kimselerdir.