Kaşgarlı Mahmud, tam adı;
''Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed
El-Kaşgari,''
Türk tarihinin önemli devletlerinden birisi olan Karahanlı Devleti'nin hanedan sülalesine mensup olduğu anlaşılmaktadır.
Başka araştırmalara göre, Batı Karahanlı hakanlarından Buğrahan Muhammet Yağan Tekin ''Bogra Yagan Tegin'in'' torunu ve Şehzade Hüseyin Emir Tekin'in oğludur.
Yağan Tekin, 18 aylık kısa Hakanlık döneminden sonra tahtı kendi isteği ile Kaşgarlı Mahmud'un babası Hüseyin Emir Tekin ''Hüseyin Çağrı Tegin'e'' devretmek istemiştir.
Soyu:
Karahanlı soyundan asil bir ailenin ferdi olan Muhammed bin Hüseyin'in oğludur.
Annesinin ismi, Bibi Ra-biy'a al-Basri'dir.
Babası Barsgan şehrinde yaşamakta iken bilinmeyen bir sebeple Kaşgar şehrine gelip yerleşmişti.
O dönemde Kaşgar, önemli bir bilim ve kültür merkezi idi.
Bu devir teslim için büyük ziyafetler hazırlanmış davullar dövülmüştür.
Bu ziyafet sırasında Yağan Tekin'in eşlerinden Hanısı, tahta kendi oğlu İbrahim'i geçirebilmek için diğer şehzadeleri zehirlemiştir.
Kaşgarlı Mahmud'un babası da zehirlenenler arasındadır.
Bu saray darbesinden sonra İbrahim, 1057 yılında Batı Karahanlıların hakanı olmuştur.
Kaşgarlı Mahmud ise, bu tuzaktan kendisini kurtararak Batı Karahanlı Devleti'nin topraklarından kaçmıştır.
Ancak İbrahim Han'ın adamları her yerde onu aradıklarından o kendisini gezgin veya bilgin gibi sıfatlarla takdim ederek sık sık yer değiştirmek zorunda kalmıştır.
Kesin olarak Kaşgarlı Mahmud, dönemin bütün klasik ilimlerini tahsil etti.
Arapça ve Farsça öğrendi. Saciye ve Hamidiye Medreseleri'nde tahsil gördükten sonra kendisini Türk dili tetkikatına vakfetmiştir.
Bu amaçla Orta Asya'yı boydan boya kat ederek, Anadolu'ya oradan da Bağdat'a gitmiş.
15 yıl boyunca Türklerin yaşadığı bütün illeri, şehirleri, obaları, dağları ve çölleri dolaştı.
Bu geziler inceleme amaçlı idi. Türklerin örf ve adetlerini mahallinde araştırdı.
Gezileri sırasında, ana dili Türkçenin Hakaniye, Oğuz, Kıpçak, Argu, Çiğil, Kepenek şivelerini de öğrendi.
İyi öğrenim görmüş, İslâmiyet'le ilgili bilimsel çalışmaları yakından izlemiştir.
Türklerin bulunduğu bölgeleri gezmiş, ana dili olan Türkçenin bütün lehçelerini yerlerinde öğrenmiş, geleneklerini göreneklerini yakından izlemiştir.
Kaşgar'dan Ayrılışı ve Bağdat'a Yerleşmesi:
Kaşgarlı Mahmut 1057'de Kaşgar'dan ayrılarak Bağdat'a yerleşti. Kitabında belirttiğine göre, ailesi Kaşgar'dan Irak'a göç etmişti.
Melikşah'ın eşi Terken Hatun'un maiyetinde pek çok Kaşgarlı, bu dönemde Irak'a gelmişti.
Mahmut'un ailesinin de bunlarla birlikte gelmiş oldukları düşünülebilir.
O sıralarda Irak İslam Dünyası'nın en önemli kültür merkezlerinden biri idi.
Ayrıca Bağdat bu dönemde Türk nüfuzu altına girmiş ve halifeleri ayakta tutan da buradaki Türklerdi.
Bilimsel ve Edebi Yönü:
Divanu Lügati't-Türk isimli, dünyaca bilinen eserin yazarıdır.
Eserini 1072 yılında Bağdat'ta yazmaya başladı.
12 Şubat 1074 tarihinde tamamladı.
Eserin tamamlanmasından sonraki iki yıl içerisinde dört defa baştan sona gözden geçirerek 1076'da son şeklini verdi.
Eserini Abbasi Halifesi Muktedi-Biemrillah'ın oğlu Ebü'l-Kasım Abdullah'a sunmuştur.
Kitabın tek yazması olan nüsha bugün İstanbul'da Millet Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir.
Türk dilinin ilk gramer kitabının nerede ve nasıl kaybolduğu belirlenememiştir.
Bu eser, günümüze ulaşmamıştır.
Kaşgar'a Dönüş
Kaşgarlı Mahmut,1080 yılında Kaşgar'a döndü.
O artık, ülkesinin önde gelen bir bilim adamı idi. Adına izafeten, Mahmudiye Medresesi denilen binada dersler vermeye başladı. Binlerce öğrenci yetiştirdi.
Mahmud,1105 yılında, 97 yaşında iken fani hayata veda etti.
Naaşı; ders verdiği Mahmudiye mezarlığında toprağa verildi. Burası, Kaşgar şehrine 45 kilometre uzaklıktaki Opal köyünde, etrafı kavak, çınar ve söğüt ağaçlarıyla çevrili bir tepedir. Ölümünden sonra öğrencileri tarafından inşa edilen türbe, günümüze kadar dört defa yenilendi.
Türbede, Kaşgarlı Mahmud'un sandukasının bulunduğu bir oda, Kur'an okumak için bir salon ve müze bölümü bulunuyor.
Müzede değerli alimin kitap ve makaleleri, el yazması ve basma Kur'anlar ile bazı eşyaları bulunmakta. Müzenin duvarında, Doğu Türkistanlı bir ressam tarafından büyük boyda yapılmış, Kaşgarlı Mahmud'u çalışırken gösteren temsili bir resim yer alıyor.
Kaynak; Vikipedi...