Evliya Çelebi'ye göre; 

II. Bayezid, Fatih Sultan Mehmet'in yaptırmış olduğu Tophane binasının civarına bir takım binalar daha yaparak topçuların ve dökücü ustalarının yerleşimini sağlamıştır.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise, Fatih Sultan Mehmet ve II.Bayezit'in inşa ettirdiği Tophane-i Amire müştemilatına ait bütün binalar yıkılarak, yerlerine yeni ve daha büyük bir Tophane binası yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptığı bu yapı, 

1742 yılında geniş çaplı bir tamirat geçirmiş, 

1743 tarihinde tamamen yıkılmış ve bugünkü haliyle yeniden yapılmıştır.

Kagir tophane III. Ahmed'in emri ile Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. 

1843 yılında Ohannes ve Boghos Dadian tarafından kurulan Zeytinburnu Demir Fabrikası'nın Grande Fabrique faaliyete geçmesi ile, top ve diğer silahlar bu fabrikada dökülmeye başlanmıştır. 

14. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa'da hızlı bir şekilde yaygınlaşmaya başlayan top dökümü ve üretimi, aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlılar'da da görülmeye başlanmıştır. Osmanlılar, yeni teknolojilerle üretilen güçlü ve etkili toplarla diğer devletler üzerinde bir baskı kurmuşlardır.

Osmanlıların 15. yüzyılda yakaladıkları teknik üstünlük ve top döküm anlayışı, Avrupa'da ancak 

16. yüzyılın ortalarından itibaren uygulanmaya başlayabilmiştir. 

Ekonomik gücü, hammadde kaynakları ve teknik kadro bakımından Avrupa'nın çok ilerisinde olan Osmanlı Devleti top dökümü konusunda uzun yıllar Avrupa'nın önünde yer almıştır. 

Ancak 17. yüzyıldan itibaren Osmanlılar Avrupa'ya karşı olan bu üstünlüğünü yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır. 

Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında Avrupa'nın, özelikle papalığın Osmanlı Devleti'nin savaş gücünün yıkıcılığının önüne set çekmek ve Osmanlı sınırlarının Avrupa içlerine yayılmasına engel olmak maksadıyla top dökümünde kullanılan çeşitli malzemelerin Osmanlı ülkesine girişini engellemeye çalışmışlardır. 

Osmanlı Devleti'ne uygulanan bu ambargo, İmparatorluğun sınırlarını genişletmesi ve zengin kaynaklara sahip olması ile tersine uygulanmıştır. ***

19. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nde 

Topçuluk ve Ahmed Süreyya Emin Bey:

19. yüzyılda ise, Osmanlı Devleti'nin askeri malzeme ihtiyacını karşılamakta bir hayli zorlandığı ve bu tür malzemelerin çoğunlukla dışarıdan karşılandığı bilinmektedir. 

Bu dönemde Tophane-i Amire Müşirliği'ne bağlı bulunan harp sanayi ihtiyacı karşılamaktan uzaktı. Ordunun silah ve cephane gereksinimi, 

Fransız, Alman ve daha sonra Amerika'dan sağlanmaya başlanmıştı. 

Özellikle Kırım Savaşı sonrasında, 

1869'da ordu yeniden düzenlenirken, artan silah ihtiyacı Alman ve Amerikan şirketlerinden temin edilmekte idi.

Zaman içerisinde Tophane-i Amire binası işlevselliğini büyük ölçüde kaybetmiş,

 Zeytinburnu'nda bulunan dökümhane ağırlık kazanmıştır. 

Nitekim dünyanın ilk seri atışlı sahra topu; 

1866-1868 yılları arasında Ahmed Süreyya Emin 

Bey tarafından beş yüz altın mukabilinde Zeytinburnu Fabrika-i Hümayunu'nda dökülmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu'nda 14. yüzyıldan itibaren gelişme olanağı bulan topçuluk, imparatorluğun yükselme döneminde zirveye çıkmış, 

ancak 17. yüzyıldan itibaren, Avrupa topçuluğu karşısında duraklamaya ve daha sonra gerilemeye başlamıştır. 

19. yüzyılda ise, İmparatorlukta topçuluk konusunda çok önemli bir gelişme meydana gelmiş ancak hak ettiği ilgiyi ve takdiri görmekten uzak kalmıştır.

Ahmed Süreyya Emin Bey seri atışlı bir top yapılabileceğini kanıtlayan dünyadaki ilk insan olarak çok parlak bir başarıya imza atmıştır. 

Bu başarı Ahmed Süreyya Emin Bey'in, zamanının çok ilerisinde bir anlayışa sahip olduğunu göstermektedir. Ahmed Süreyya Emin Bey bu icadının yanı sıra, topların ateş edildikleri sırada falyalarından dışarıya çıkan gazın, güllelerin sürat ve kuvvetini azaltmakta olduğunu ve bu sakıncanın giderilmesi ile ilgili teknoloji mühendislerini araştırmaya çağıran Fransa Hükümeti'nin yaptığı resmi duyuruyu haber almış, bu çalışmalar devam ederken yaptığı bir icad ile bu sorunu çözümlemiştir.

Falya barutunun ateşlenmesi ile gaz namludan süratle dışarı çıkarken topun içerisine büyük bir şiddet ve gürültü ile hava doluyordu. 

Ayrıca kuyruktan ortaya çıkan gaz kaçakları mermilere sürat kaybettiriyordu. 

Ahmed Süreyya Emin Bey gaz kaçaklarının meydana gelmesine engel olacak yeni usulde bir barut haznesi kapağının, falyayı kapatarak ateş edici bir alet ile kuyruktan ortaya çıkan gaz kaçaklarını engelleyen, biri çelik ve diğeri tunç toplara mahsus olmak üzere iki çeşit gaz halkasıyla bir de ayrıca barut haznesi kapağının icadına muvaffak olmuştur. 

Ancak bütün bu çalışmalar devletten hak ettiği ilgiyi görmemiştir.

Vikipedi..